Sabah uyanamayanlar

BÖLÜM 1: SESSİZ
ALARMIN ARDINDAN:
Sabah 07:00. Şehrin diğer sakinleri güne başlarken, kahramanımız hâlâ yorganıyla simbiyotik bir ilişki içinde. Alarm, ilk kez çalar. Kahramanımız bu sesi bir tehdit olarak algılamaz.
Çünkü alarm, sadece "ön uyarıdır".
BÖLÜM 2: ERTELE
TUŞUNUN EVRİMİ:
İkinci alarm 07:05'te çalar. Parmak, otomatik bir refleksle "ertele" tuşuna uzanır.
Bu, insanlık tarihinde bilinen en gelişmiş kaçış reflekslerinden biridir. Antropologlar bu refleksi "modern hayata karşı içgüdüsel direnç" olarak adlandırır.
BÖLÜM 3:
YASTIKLA MÜZAKERE:
Saat 07:45. Uyanması gereken zamandan 30 dakika geçmiş. Kahramanımız, yastığına dönerek şöyle mırıldanır:
"5 dakika daha... sonra kalkacağım, söz." Ancak yastık, bu tür vaatlere alışkındır. O da artık güvenmemektedir.
BÖLÜM 4: RÜYA
İÇİNDE RÜYA:
Kahramanımız, uyanmaya çalıştığı bir rüya görmektedir.
Rüyasında uyanıp işe gitmiş, kahve almış, hatta işe zamanında varmıştır. Ne yazık ki... bu da bir rüyadır.
BÖLÜM 5: PANİK DÖNEMİ:
08:22. Gözler bir anda açılır. Şok, panik ve hafif bir terleme. "LAN!" diye başlayan bir iç monolog başlar. Kahramanımız yataktan fırlarken pantolonun yönü, çorabın eşi, hiçbir şey yerinde değildir.
BÖLÜM 6: 3 DAKİKADA
HAZIR İNSAN:
Tarihe geçecek bir rekor kırılır: Diş fırçalama, giyinme ve çanta hazırlama aynı anda gerçekleştirilir.
Kahramanımız, evden çıkarken aynaya bile bakmaz. Çünkü uyanan değil, hayatta kalandır.
BÖLÜM 7: GÜN
BOYU SERSEMLİK:
Kahramanımız gün boyunca şöyle düşünür:
"Bu gece erken yatacağım." Ama gece 02:47'de hâlâ telefonda kedi videoları izlemektedir.
BÖLÜM 8: ALARMLA
PAZARLIK:
Saat 06:59. Alarm henüz çalmamıştır ama kahramanımız içgüdüsel olarak bilir:
Kötü bir şey yaklaşmaktadır.
"Çalmazsa kalkmam" düşüncesiyle alarmın üzerine psikolojik baskı kurar. Ama alarm çalar...
Ve pazarlık başlar:
- 10 dakika daha... Kurban olayım...

BUNU BİLİYOR MUYDUN