Metrobüs adapları

Önce inene yol ver, çıkmadan binme:
Kapı açıldığında hemen binmeye çalışmak, içeridekilerle sumo güreşine girmek gibidir. İlk kural:
"İneni bekle, sonra gir."
Sırt çantası: Sırtında değil, elde:
Sırt çantası döner bıçağı gibidir. Her dönüşte bir omuz alır. Ayakta dururken çantanı öne al, başkalarının bel fıtığı olmasına sebep olma.
Kapının önünde dikilme, ortaya doğru ilerle:
Kapı önü muhabbet alanı değil. "Bir durak sonra ineceğim" bahanesiyle kapıyı işgal etmek, metrobüs evreninde suçtur.
Yemek yemek yasaktır. (Yumurtasoğan kombosu ölümcüldür):
Soğanlı simit, lahmacun veya yumurtalı tost... Bunları yediğinde tüm araç seninle birlikte yiyor gibi olur. İnsanlığa saygı:
Aç kal ama kokutma.
Telefonla konuşurken uzaya bağlanma:
"METROBÜSTEYİM, DUYUYOR MUSUUUN!" diye bağırmak yerine kulaklıkla kısa ve öz konuş. Sadece sevdiklerini değil, 40 kişiyi daha meşgul ediyorsun.
Göz göze gelme yarışına girme:
Boş yer varsa ve birden fazla kişi niyetlendiyse, göz göze gelmeden geri çekil.
Aksi takdirde "psikolojik sandalye düellosu" başlar.
Ayakta uyuyorsan sürüklenme:
Sabah ayakta uyumak bir İstanbul klasiğidir. Ama yanındaki kişinin omzuna yaslanırsan sınırı geçtin demektir. Denge mühim.
Yer verirken cümle kurma, gözyaşı döktürme:
"Ben zaten inecektim" diyerek yer vermek puan kazandırmaz. Sessizce, şık bir hareketle yer ver.
Adap oradadır.
Ayakta kitap okuyana saygı duy:
Metrobüste kitap okumaya çalışan kişi, medeniyetin son temsilcisidir. Onun etrafında alan aç, üzerine eğilip spoiler verme.
Koltukta yayılma:
Sınırları bil:
İki koltuk sana ait değil.
Bacaklar açık, kol dayalı, dirsek dışarı pozisyonu... Hayır. Burası senin salonun değil, metrobüs.
Camda kendine aşık olma:
Cam yansımasından kendini izlemek normaldir.
Ama 5 saniyeden fazla bakarsan artık romantik bir ilişki yaşamaya başlamış olursun. Uyan.
Kulaklıksız müzik dinlemek: Suç gibi bir şey:
İçeride 70 kişi varken kendi müziğini zorla dinletmek...
Empati yoksunluğu değil, işkence yöntemidir.
Kulaklık candır.
Birine çarpınca "Pardon" demek asildir:
Metrobüs savurur.
Dalgınlıkla biriyle burun buruna gelebilirsin. Göz göze geldiğinde "pardon" dersen medeni, "Ne var!" dersen düşmansın.