Memlekete gidince şiveye kaymak

"Ben öyle konuşmuyom ya" diyip konuşmak: "Benim şivem yok ki" dedikten 5 dakika sonra bakkala "Haci emmi, bi soda ver daa" demek.
Kelime ekonomisi yapmak: Normalde "Bunu verir misin" diye sorarken, bir anda "Hee ver" demeye başlamak.
Yabancıları şaşırtmak: Memlekete seni ziyarete gelen arkadaşın, seni şehirde tanıdığı kişiyle aynı kişi mi diye sorgulamaya başlar.
Kelimeyi uzatmak ya da kısaltmak: "Tamam" yerine "Hee", "Geliyorum" yerine "Geliym" demek.
Memleket yemekleriyle gelen coşku: "Bizim oralarda böyle yapayz gardaş" diyerek elindeki tabağı şıp şıp yalamak.
Annenin gözündeki o parıltı: "Bak senin şive gene gelmiş, evladım kendin olunca daha bi güzelsin" diye gururlanması.
İstanbul Türkçesine dönerken bocalamak: Memlekette tam oturmuşken şehre dönüp "Hee tamam" diyerek yanlışlıkla patrona konuşmak.
Telefonla konuşurken anında mod değiştirmek: Şehirden biri arayınca "Merhaba, nasılsın" ama kapatınca "Ula ne diyin ya, hiç durmadan ariylar ha!"
Memleket esnafına özel iltifatlar: "Senin elin bi başka oynuyr ha usta" diyerek berbere mest edici bir özgüven patlaması yaşatmak.
En son babadan gelen uyarı: "Oğlumkızım, gene geldin gittin, buralı gibi konuşmayı unuttun gene..."
Düğünde kendini kaybetmek: Normalde oyun oynamazken halayda en önde mendil sallarken bulunmak.
Şehirde yapmayacağın hareketleri yapmak: Damacanadan su içmek, ekmeği çaya banmak, ekmek arası kavun yemek.
Her şeyin daha iyi olduğuna inanmak: "Ula buranın yoğurdu bambaşka be" diyerek market yoğurduna düşman kesilmek.