Laf sokmak, doğrudan değil dolaylı iletişimdir.
Söyleneni değil, söylenmeyeni düşündürür.
Etkisi sözcüklerde değil, anlam katmanlarındadır.
Etkiyi artırmak için sakinlik şarttır.
Ses yükselmez, mimikler sertleşmez. Soğukkanlılık lafın keskinliğini artırır.
İroni temel araçlardan biridir.
Gerçeğin tersini söylerken gerçeği gösterirsin. Laf sokmanın zekâ boyutunu besler.
Gülümseme, lafın kılıfıdır.
Yüzdeki tebessüm, cümlenin taşıdığı zehri gizler. Lafın tokat gibi değil, saten eldiven gibi inmesini sağlar.
Soru formu, saldırganlığı gizler.
Soru gibi görünen ifadeler, laf sokmanın en masum görünümlü ama en etkili yollarındandır.
Laf sokma, zamanlamayla değer kazanır.
Ne söylendiğinden çok, ne zaman söylendiği belirleyicidir. Doğru anda gelen cümle, sıradanı olağanüstü yapar.
Lafın hedefi doğrudan gösterilmez.
Kimi kastettiğini herkes bilir ama adı geçmez. Bu belirsizlik lafın etkisini uzatır.
Söylenmeyen, söylenenden güçlüdür.
Cümlenin eksik bırakılan kısmı, dinleyenin zihninde tamamlanır. Bu, lafın içsel yankısını artırır.
Kelime seçimi bilinçlidir.
Sıradan ama çok anlamlı kelimelerle çalışılır. Ağır sözcükler değil, yerli yerinde kelimeler kullanılır.
Laf sokmak, intikam değil oyundur.
Amaç incitmek değil, üstünlüğü zekayla göstermektir. Karşı tarafı küçültmek değil, kendini yükseltmektir.
Gözlem becerisi ön koşuldur.
Kime, ne zaman, ne söyleneceğini bilmek laf sokmanın temelidir.
Herkesin canı aynı yerden yanmaz.
Doz ayarı yapılmazsa etkisi kaybolur.
Fazlası kabalaşır, azı anlaşılmaz. Ustalık, doğru dozda lafı vermektedir.
Tekrar edilmez.
Aynı lafı iki kez söylemek, etkisini yok eder. Her laf bir seferliktir.
Anlamı geç fark edilen laf, en kalıcı olanıdır.
Hemen anlaşılmayan ama sonra tokat gibi çarpan laf, ustalığın göstergesidir.
Sonuç önemlidir, alkış değil.
Amaç lafın etkili olmasıdır, onay almak değil.