Kredi kartının limitinin bittiği an

POS cihazı ötmüyor, meditasyona geçmiş gibi sessiz...
(Sen: "Sanırım cihazın pili bitmiş." Hayır dostum, limitin bitmiş.)
Cihaz RED verir, sen DEPRESYONa geçersin.
"Şifremi yanlış girdim galiba" yalanını beşinci kez söylüyorsun.
Garson, cihazı göğe kaldırıp sinyal ararken sen de cüzdanında şerefini arıyorsun.
Telefonuna anında düşen "yetersiz bakiye" bildirimi seni banka değil, hayat sorgusuna bağlar.
Kartı silip tekrar denemek istersin. Hani belki mucize olur diye.
Yan masa hesabı öderken sen 'hesap nedir, kim öder' tribindesin.
Sevgilin "Ben hallederim" deyince daha da utandığın an.
(Ama aynı zamanda kurtulduğun için minik bir iç sevinç yaşarsın.)
Cüzdandaki diğer kartları çıkartırsın ama onlar da savaştan dönen asker gibi yorgun.
"Benim maaş henüz yatmadı ya, onunla alakalı sanırım" bahanesi hazırlanır.
İç sesin: "Yine o saçma uygulamadan kahve alacaktım, bak nereye geldik."
Cüzdandan 20'lik çıkarmaya çalışırken, sadece fiş ve metro kartı bulursun.
"Arkadaşım yolda, o ödeyecek" yalanı... ama arkadaşın yok.
Kredi kartına değil, hayata limit koymuşlar gibi hissedersin.
Bankayı aramayı düşünürsün, ama aramak için internet paketin bile bitmiş olabilir.
Kızerkek arkadaşın "limit bitti" diye yüz vermeyi keserse... gerçek limit odur.
"Size IBAN atsam hemen EFT geçerim" cümlesini ağzın zorla söyler.
O an kartı değil, geçmiş harcamalarını suçlarsın.
("Şu online alışverişleri yapmasaydım..." ama çok geçti.)
Kendine "bir daha dışarıda para harcamayacağım" diye yemin edersin. Ertesi gün unutur, bubble tea içersin.
Ve en son: Garson nazikçe "nakit alalım mı" dediğinde, sen "onurumu da alabilirsiniz" havasına girersin.

BUNU BİLİYOR MUYDUN
1931 995'te Colorado, ABD'de bir adam yaşadığı apartmanın merdivenlerinden düşüp yaralandı.