Kadınlar için kırmızı tek renk değildir:
Nar çiçeği, mercan, vişne çürüğü, bordo, şarap, gül kurusu... Erkek içinse sadece, "Kırmızı."
Mavi asla sadece mavi değildir:
Lacivert, bebe mavisi, gök mavisi, gece mavisi, camgöbeği, turkuaz... Kadın gözü bunu görür, erkek gözü mavi ekran verir.
"Beyaz" bir evrenin adıdır:
Kırık beyaz, krem, fildişi, süt beyazı, vanilya, inci rengi... Erkek: "Beyaz tişört işte." Kadın: "O pamuk beyazı, senin dediğin dondurma beyazı."
Mor ve pembede doktora derecesi vardır:
Lila, lavanta, leylak, fuşya, şeker pembesi, pudra, şampanya pembesi... Erkek: "Pembe işte!" Kadın: "O fuşya, ama mat versiyonu."
Kadınlar renkleri sadece görmez, hisseder:
"Bu perde içimi ferahlattı." "Bu oje biraz soğuk duruyor."
Kadınlar duygularla renk eşleştirir:
"Bugün biraz sis grisi hissediyorum." "İçim tam camgöbeği gibi!" (Mevsim geçişleri gibi ruh halleri de ton değiştirir.)
Kadınlar "renk tonu" ile "kişilik testi" yapabilir:
"Bu kadar fosforlu giyen biri çok dikkat çekilmek istiyor." "Pastel tonlar giyen insan huzur sever." Dedektif gibi ama renk skalasına göre.
Kadınlar kıyafetin kumaşına göre renk tanımlar:
"Aynı renk ama kadife olunca daha tok duruyor." "Satenle pastel tonlar mı
Ruhum yumuşadı."
Kadınlar renklerin ışıkla savaşını da bilir:
"Bu elbise gündüz açık mavi duruyor ama akşam morumsu oluyor." Renklerin gece vardiyasını bile takip eder.
Kadınlar için 'renk uyumu' hayatidir:
"Bu çanta mint yeşili değil, zeytin tonuna kaçıyor, uyum bozulur." Erkek: "İkisi de yeşil işte" Kadın: "Lütfen, saygı rica ediyorum."
Kadınlar renkleri meyvesebze gibi tanımlar:
Nar çiçeği, şeftali tonu, limon sarısı, zeytin yeşili, karpuz kabuğu rengi... Adeta bir manav katalogu gibi konuşurlar.
Kadınlar renk isimlerini hayatlarına entegre eder:
"Bugün ruh halim biraz 'kızılcık şerbeti' gibi." (Hem psikolojik analiz, hem içecek menüsü gibi.)