İLK buluşma bitti.
 Kahveler içildi, gülümsendi, göz teması kuruldu, belki omuz omuza bir yürüyüş...
 Ve sonra vedalaştınız.
 Eve geldin. Üstünü değiştirdin, "İyiydi ya" dedin, mutfağa yürüdün... Ama beynin mutfakta değil.
 Çünkü paradoks başlıyor.
 Mesaj atmalı mıyım, atmamalı mıyım
 Aklında deli sorular:
 "Bence iyi geçti... Ama ya o öyle düşünmediyse" "Ben yazarsam, çok istekli gibi mi olurum" "Ama yazmazsam da 'Ne kadar ilgisiz biriymiş' der mi" "Peki ya o da benim gibi düşünüyor ve yazmıyorsa
 Sonsuza kadar bekler miyiz" İki yetişkin, karşılıklı beğenmiş insanlar olarak, sadece birer başparmak hareketiyle çözülecek bir meseleyi... Neden Küba Füze Krizi'ne çeviriyoruz
 Çünkü gurur.
 İlk mesaj Atma Karar Konseyi (İMAKK) Her insanın içinde, ilk buluşmadan sonra acilen toplanan bir içsel konsey vardır:
 MANTIK BAKANI:
 "Yahu hoşlandın işte, yaz bir şey, ne olacak" GURUR SEKRETERI:
 "A-a! İlk sen mi yazacaksın
 Düşme bu tuzağa!" WHATSAPP
 KRİPTOLOJİ UZMANI:
 "Çevrimiçi oldu. Yazmadı
 Ama biriyle yazışıyor. Ama kim Ama neden" BAHANELER ÜRETİM
 MÜDÜRÜ: "Zaten yoğun biridir o. Mesaj atmak istemiştir de şarjı bitmiştir.
 Belki de parmaklarını kaybetmiştir... olabilir yani." Ve tabii ki:
 STALKERLİK DAIRESI
 BAŞKANI: An itibariyle onun en son beğendiği 47 tweet inceleniyor.
 Saatler geçer, egolar büyür Buluşmadan sonraki ilk birkaç saat:
 "Yazmak isterse yazar." Saat:
 "Belki meşguldür." Saat:
 "İnterneti mi yok
 Telefonu mu çalındı" Saat:
 "Ben mi çok hayal kurdum ya Bu da benim sorunum işte, hemen bağlanıyorum." Saat:
 Sen hâlâ yazmamışsın.
 O da yazmamış.
 Ve hikâye burada biter.
 Gerçek: Oyun Oynamak Yerine İnsan

									
								
									71