Düğün salonları

DÜĞÜN SALONU: HAYALLERİN HALAYLA BULUŞTUĞU YER...
Salonun girişi:
Dışarıdan saray gibi, içeride "Birazdan fasıl başlayacakmış" hissi veren tül detaylar.
Mekan kokusu:
Bir yanda kolonya, diğer yanda terli dayı kolu...
Kokteyl değil, kokteyl saldırısı.
Sandalyeler:
Üzerine tül geçirilmiş ama altındaki plastik hala IKEA yazıyor.
Masalar:
Her masada yapma çiçek, bazıları hafif yanmış... "Bir keresinde mum koymuşlar, öyle olmuş" diye anlatılır.
Işık sistemi:
Saniyede 8 renk değiştirerek epileptik romantizm sunar. İlk öpücük mor ışıkta yapılırsa sayılmaz.
Ses sistemi:
Mikrofondan gelen her ses "bzzğğççkkşlşlrrppp" filtresinden geçer. Duyduğun değil, hissettiğindir.
DJ Bey:
Asıl adı Mehmet, ama kartvizitinde "DJ Romeo".
Playlist: 1. Damat Halayı, 2.
Ankara Havası, 3. Hepsi bu.
Fotoğrafçı:
Kafasında kamera lambasıyla uzaylı gibi dolaşır. Çektiği her pozda biri gözünü kırpmıştır.
Slayt gösterisi:
Gelinle damadın çocukluk fotoğrafları eşliğinde fonda "A Moment Like This"...
Ama PowerPoint 2003 temasıyla.
İkramlar:
En havalısı: Pembe gazoz kuru pasta.
En risklisi: Tavuklu pilavın üstüne doğrudan elle konmuş turşu.
Dans pisti:
4 metrekare alan. Halay başladığında geometrik çözülmeyen bulmaca gibi kalabalık.
Gelin-damat girişi:
Sis makinesi, konfeti ve "Titanik" müziği eşliğinde...
Sonra damadın dayısı piste girip havayı bozar.
Çocuklar:
Pistin ortasında yere yatıp dönüyor. Kimse nedenini bilmiyor ama herkes alışmış.
Oynayan dayılar:
Kravat kafaya sarılı, gömlek dışarıda. Zeybek oynarken yerdeki ışığı tekmeleyerek kapatabilir.
Çıkışta dağıtılanlar:
Magenta renkli badem şekeri ve evde asla kullanılmayan, "Hatıra" yazılı küçük biblo.