Çalışma hayatı

ALARM sesiyle uyanmak yerine çığlık atmak istiyorsun ama sesin bile uykuda.
"İŞİMİ çok seviyorum" diyen biri ya patrondur ya da delirmiştir.
OFİSTE en çok duyulan cümle: 'Cuma gününe az kaldı.'
MAAŞ yatınca bir günlüğüne zengin gibi hissedip, sonra yine makarnaya dönüş.
'FREELANCE çalışıyorum' diyenler aslında sabah, öğle ve akşam aynı pijamayla hayatta kalıyor.
'BİRAZ para biriktirip kendi işimi kuracağım' sözüyle geçen 12 yıl.
KAHVE içmeden işe başlanmaz çünkü beynin "çalışıyorum" yalanına ancak kafeinle ikna olur.
'HOME office çok iyi ya' derken 3 yaşındaki çocuğun Zoom toplantısına girmesi...
İŞ YERİNDE 'şirket ruhu' dedikleri şey aslında klima ayarları yüzünden çıkan soğuk savaş.
PATRONUN 'bir bakıver' dediği şey aslında 4 saatlik angarya.
MAAŞ: Yatmadan önce hayal edilen, yattıktan sonra nereye gittiği bilinmeyen mistik bir şey.
HAFTA içi çalış, hafta sonu çalışmamanın suçluluğuyla kendini yargıla.
KARIYER HEDEFI:
Gülmeden e-postaları yanıtlayabilmek.
'EKIP arkadaşlarım harika' cümlesinin arkasında bastırılmış çığlıklar var.
OFIS bitince hayat başlayacak sanırsın ama hayatın da ofisi var: Ev işleri.
EMEKLİLİK PLANI:
Bir köyde domates yetiştirip güneşi izlemek. Gerçek:
Emeklilik yaşı 72.
YÖNETİCİN 'Bu işi sadece sana güvenip veriyorum' dediğinde, artık sen suçlusundur.
'PERFORMANS değerlendirmesi' 'Nerede hata yaptığını sana nazikçe söyleme seansı'.
YILBAŞI primi hayal edilir, kuru pasta ile kutlanır.
'YAPILACAKLAR listesi' değil, 'asla bitmeyecek görevler kuyusu'.
İNSAN KAYNAKLARI: Ne insan ne kaynak. Sadece e-posta gönderen bir departman.
YILLIK