Berberlerin dayanma gücü: İnsanlığın son kalesi

Berberler... Dünyanın en sabırlı, en dayanıklı, en fazla "Gereksiz sohbet" direncine sahip canlı türü. Gün içinde yüzlerce farklı kafa, onlarca saç tipi, sayısız fikir ve bitmek bilmeyen "Abi şurayı çok kısaltma" cümlesine maruz kalıyorlar ama yine de gülümsüyorlar.

Bilimsel olarak açıklanamaz bir direnç bu. Sabahın sekizinde dükkânı açıyorlar, televizyonu açıp "Haberler açık kalsın" diyorlar ama kimse izlemiyor. Öğleye doğru, mahalleli amca giriyor: "Kısa kes ama çok kısa olmasın." Bu cümle, berberin mesleki travma koleksiyonundaki birinci sırada. Her saçta aynı uyarı, her müşteriyle aynı risk.

Sanki berberin elinde sihirli bir makas var, milimetrik dengeyle "Kısa ama değilmiş gibi kısa" yapacak. Sonra sıra genç müşteride: "Abi şuraya fade, oraya sıfır, tepeyi az bırak, ama yanlar net olsun." Berberin iç sesi: "Ben NASA mühendisi miyim kardeşim" Ama yine de yapıyor. Çünkü berberin doğasında, imkânsızı makasla çözmek var. Bir de klasik müşteri tipi var: Aynada kendini görünce "Şurayı biraz daha al" deyip, beş dakika sonra "Çok mu aldın abi" diye panikleyen. O an berber, içsel Nirvana seviyesine ulaşır.

Zihninde sadece traş köpüğü kokusu, fonda Türk sanat müziği... Ve sessiz bir kabulleniş: "Yine suçlu ben olacağım." En zor anlardan biri de şu: "Abi, geçen sefer nasıl kestiysek aynısını." Berber düşünüyor... Geçen sefer 14 gün önceydi.