Londra izlenimlerim, beklentiler ve riskler

Bu hafta Türkiye Genç İş İnsanları Derneği'nin (TÜGİAD) Birleşik Krallık'ın başkenti Londra'ya gerçekleştirdiği ticari heyet ziyaretine eşlik ettim. TÜGİAD Başkanı Gürkan Yıldırım ve beraberindeki heyet ile çok sayıda finansal kuruluş, ekonomist ve iş insanı ile oldukça verimli toplantılar gerçekleştirdik. Görüşmelerde sıklıkla gündeme gelen iki konu var. İlki sizlerin de tahmin edeceğiniz gibi Türkiye'ye olan yoğun ilgi. Özellikle finans kuruluşlarının ilgisinin medyaya ve raporlara yansıyanlardan çok daha yoğun olduğunun altını çizmek istiyorum. İkinci önemli konu ise Birleşik Krallık ile Türkiye arasındaki İkili Ticaret Anlaşması'nın yenilenmesi. Bu konuda da geçtiğimiz haftalarda Londra'ya gelen Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın ziyaretinin oldukça olumlu sonuçlar ürettiğini gözlemledim. Birleşik Krallık'taki iş insanlarının ana gündemi Türkiye ile daha fazla iş yapmak ve buna ilave olarak üçüncü ülkelerle yapılacak olan ticarette Türkiye ile işbirliği içinde olmak. Bu konu son derece önemli ve neredeyse tüm toplantılarda gündemde tutuldu. Öte yandan ikili ticaret anlaşmasının yenilenmesi konusunda oldukça istekliler ve anlaşmanın her iki tarafın menfaatlerine uygun bir şekilde güncellemesi konusunda İngiliz iş insanları sürece katkı sağlamaya devam ediyor. Bildiğiniz üzere Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması sonucunda aramızda yeni bir ikili ticaret anlaşması yapmamız gereği ortaya çıkmıştı. Hali hazırda Avrupa Birliği ile devam eden Gümrük Birliği Anlaşması'nın da bir süredir sonuçları itibariyle aleyhimize işlemesi nedeni ile güncellenmesi gerektiğini yeniden hatırlatmış olayım.Gelelim ziyaretin finans kuruluşları ile ilgili kısmına. Açıkçası finans kuruluşlarındaki Türkiye ilgisinin seviyesi önümüzdeki dönem için sadece portföy hareketlerine değil aynı zamanda yakın dönemde doğrudan yatırımları da gündeme getirecek şekilde yoğun. Sadece faiz, tahvil getirisi ve kısa vadeli hisse senedi yatırımlarını değil bir süre sonra doğrudan yatırımları da gündeme alacaklarını ifade ediyorlar. Bu konuda sıklıkla Türkiye'deki sektörleri takip ettiklerini ve halka açık şirketler başta olmak üzere yüksek potansiyelli şirketleri yakın takibe aldıklarını ifade ediyorlar. Hatta bazı finans kuruluşları