Türkiye'nin tasarruf alışkanlıkları ve dolarizasyon

Türkiye ekonomisinin en temel sistematik problemlerinden ikisi (birbirleri ile bağlantılı bir şekilde) dolarizasyon ve toplam tasarrufların milli hasılaya oranının görece olarak düşük olmasıdır. Bugün biraz konunun teknik detaylarına bakıp, meseleyi inanç ve alışkanlıklar boyutu ile analiz edeceğiz.DOLARİZASYON Dolarizasyon meselesi bir süredir Türkiye'nin gündeminde. O yüzden hemen hemen herkesin konu ile ilgili bir fikri var. Ancak yine de çok teknik detaylara girmeden kamuoyunda kullanıldığı şekli ile dolarizasyonun ne olduğunu hatırlatmakta fayda var. IMF, finansal dolarizasyonu (varlık ikamesi) yurtiçi yerleşiklerin varlıklarını ve yükümlülüklerini yabancı para cinsinden tutmaları durumu şeklinde tanımlıyor.Merkez Bankası'nın son verilerine göre; yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki mevduatlarının 62,71'i yabancı para olarak tutuluyor. 31 Aralık 2021 tarihi itibariyle döviz tevdiat hesaplarında 237 milyar dolar var.YASTIK ALTINDA TUTMA MESELESİTürkiye'deki yurtiçi yerleşiklerin tasarruflarının önemli bir kısmını finansal sistemin dışında tuttuklarını biliyoruz. Bu eskiden kalma bir alışkanlık ve hali hazırda da devam ediyor. Örneğin Kadir Has Üniversitesi'nin Türkiye Eğilimleri Araştırması'nın sonuçlarına göre araştırmaya katılan vatandaşların 54,6'sı altın 38'si de döviz alırım diyor ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi'nin Türkiye Hanehalkı Finansal Algı ve Tutum Araştırması'nın bulgularına göre de tasarrufların yoğunluklu olarak "İnsanlar altınlarını elde tutmak ister" yaklaşımı ile yastık altında değerlendirildiği görülüyor.FAİZİN SEVİYESİ Mİ YOKSA KENDİSİ MİYine Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi'nin Türkiye Hanehalkı Finansal Algı ve Tutum Araştırması'nın bulgularına göre yurtiçi yerleşiklerin 78'i vadeli (faiz getirisi sunan) TL mevduat hesabına daha önce hiç sahip olmadığını beyan ediyor. Yine aynı çalışmanın bulgularına göre "faiz ile kar payı aynı şeydir" diye düşünenlerin oranı oldukça fazla. Bu durumun