Kredi genişlemesi olacak mı
Hafta içinde Bloomberg News imzalı bir haber dikkatimi çekti. Bloomberg'in Ankara'daki kaynaklarına dayandırdığı bir habere göre Merkez Bankası ticari kredilere uygulanan aylık büyüme sınırını artırmayı değerlendiriyormuş. Yine aynı kaynaklar odak noktanın KOBİ kredileri olduğunu ifade etmişler.
Mevcut uygulamaya göre TL ticari kredilerdeki aylık büyüme sınırı KOBİ'ler için 2,5 ve KOBİ dışı işletmeler için yani büyükler için 1,5. Ancak son dönemdeki enflasyon, enflasyon muhasebesinin etkileri, büyüyen aktifler ve nihayet yüksek faiz nedeni ile borçların eriştiği seviyelere bakarsak hangi firmanın KOBİ hangisinin büyük olduğunu ayırt etmek giderek zorlaştı. Elbette bunun için uygulanan kriterler olduğunu biliyorum. Benim demek istediğim kağıt üzerinde mümkün görünen sınıflandırmanın pratikte sorunlar doğurduğu.
Gelelim benim yaklaşımıma. Öncelikle TL cinsinden ticari kredilere uygulanan aylık kredi büyüme sınırının finansmana erişimi neredeyse imkansız hale getirdiğini ve zaten yüksek olan kredi faizlerini daha da yükselttiğini görüyorum. Zaten uygulamanın amacı da bu. Bunu da biliyorum. Ancak gelinen noktada bunun artık reel sektörde kalıcı hasar bırakma riski oluşturduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekiyor.
Ayrıca bir kredi gevşemesi olacaksa bunun sadece KOBİ odaklı olması pratikte anlamlı bir sonuç vermez. Zira KOBİ'ler zaten kredi limitlerini doldurdular ve yeni kredi alabilmek için ne bilançoları ne de teminat yapıları uygun değil. Malum bizdeki bankacılık sisteminde risk yönetiminin doğası gereği teminat almadan kredi verilmiyor. Ayrıca bu faiz seviyelerinden KOBİ'lere kredi vermek ne kadar mantıklı ondan da emin değilim. Aklıma Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Sayın Hakan Aran'ın Konya Ekonomi Forumu'ndaki konuşmasının şu kesiti geliyor: "Bu faiz seviyelerinden kredi vererek işletmelere iyilik yapmış olmayız."
Açıkçası daha kapsamlı ve etkili bir çözüme ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan yeri gelmişken ve hazır konu tartışılmaya başlanmışken evvelki yazılarımda sıkça bahsettiğim önerimi tekrar edeyim. Öncelikle KOBİ ayrımı yapmaksızın tüm işletmelere (belirli bir borçaktif oranı uygulanarak) yönelik bir yaklaşım geliştirilmeli. İşletmelerin mevcut olan kısa vadeli ve yüksek faizli kredileri yerine 6-12 ay ödemesiz 24-36 ay vadeli TLREF'e endeksli bir faiz oranı ile yeni krediler tanımlanmalı. Burada mevcut teminat yapısı ve kredi limitleri içinde kalınabilir. Yani toplamda bir kredi genişlemesi görülmeyebilir. Bu şekilde belirlenen ödemesiz dönemde işletmeler piyasa borçlarını ödeme imkanına kavuşacakların için son dönemde rekor seviyeye gelen konkordato sayılarında da düşüş görürüz.