Enflasyon beklentileri, yıl sonu tahminleri ve itibar

Türkiye'nin enflasyonla mücadelesi sürüyor. Bu konuda çok ciddi bir sıkılaştırma, uzun süredir devam eden yüksek faiz ve TL ticari kredilerde büyüme sınırı da dahil olmak üzere birçok makroihtiyati tedbirle süreç yönetilmeye çalışılıyor. Elbette neredeyse üç haneli enflasyonun eşiğinden döndükten sonra enflasyonu indirmek çok kolay değil. Hatta yıllık tarafta bir noktada başlayan ataleti kırmak ise oldukça güç. Ancak diğer yandan da sürekli konulan hedeflerin yukarı yönlü revize edilmesi algısal olarak işleri biraz zorlaştırıyor. Örneğin Eylül ayı enflasyonu ile beraber muhtemelen bu yılı %30'un altında bitiremeyeceğimizi konuşmaya başlayacağız. Ancak Merkez Bankası'nın ara hedefi çok değil bundan 1,5 ay önce %24 olarak belirlenmiş ve OVP'de de yıl sonu tahmini %28,5 olarak ilan edilmişti.

Eylül ayı ekonomistlerin enflasyon konuşmak için çok istekli olduğu bir ay değil. Çünkü Eylül ayı mevsim geçişi nedeni ile giyim ve ayakkabı grubundaki artış ile yaş sebze ve meyvenin olumlu katkısının terse döndüğü bir dönemin başlangıcı olarak gözlemleniyor. Ayrıca eğitim-öğretim faaliyetlerinin başlayacak olması hem tüketimi artırıyor hem de eğitim grubundaki fiyat artışları bu ay daha da belirginleşiyor. Bu bakımdan Eylül ayı enflasyon verileri her zaman yakından takip ediliyor.

Eylül ayına ilişkin yapılan anketler ise aylık bazda oldukça yüksek bir enflasyon beklentisine işaret ediyor. Örneğin Anadolu Ajansı'nın anketine göre katılımcılar Eylül ayında %2,47'lik bir enflasyon bekliyor. BloombergHT'nin anketinde ise beklenti %2,5.

Benim yakından takip ettiğim ve güvenilir olduğunu düşündüğüm Web-TÜFE ise aylık %2,61'lik bir enflasyon ölçüyor. Hâl böyle olunca da yıllık enflasyon tarafında %30'un altını konuşmak çok mümkün görünmüyor.

Elbette %85'ten dönen bir enflasyonun bu seviyelere gelmesi ve düşmeye devam ediyor olması önemli bir başarı olarak kabul edilebilir. Ancak sürekli yukarı yönlü revize edilen tahminlerin Merkez Bankası'nın repütasyonuna zarar verdiği de aşikâr. Elbette eldeki veri seti ve kullanılan modellerin işaret ettiği seviyelerin ifade edilmesi normal karşılanabilir. Hatta kısa süre önce gündem olduğu üzere Merkez Bankası'nın "iddialı" olması da beklenebilir. Ancak sürekli yukarı yönlü revizelerin bir itibar problemi oluşturduğu gerçeğini de kabul etmek gerekiyor.