Hafta başında TÜİK 2025 yılı II. çeyreğine ilişkin büyüme oranlarını açıkladı. TÜİK'in hesaplamalarına göre Türkiye ekonomisi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %4,8 büyüdü. Bir önceki çeyreğe göre ise %1,6'lık bir büyüme var. Büyüme ağırlıklı olarak tüketim ve inşaat sektörü kaynaklı gerçekleşmiş görünüyor.
Büyümenin dinamiklerine baktığımızda yine inşaat sektörünün öncülük ettiğini görüyoruz. Bu son derece doğal bir durum zira deprem bölgesindeki inşaat faaliyetleri hız kesmeden devam ediyor. Sektördeki yıllık büyüme %10,9 seviyesinde.
Büyüme verilerinde dikkat çeken bir diğer sektör de tarım. Bu yıl yaşanan zirai don hadisesinin etkileri verilere yansımış ve tarım sektörü geçen yılın aynı çeyreğine göre %3,5 daralmış. Bu kötü durumun ileride enflasyonist sonuçları olacağını not edelim.
Diğer yandan her türlü eleştiriye rağmen kamudaki daralma da dikkat çekici. Harcama yöntemiyle baktığımızda bu çeyrekte devletin nihai tüketim harcamalarında %5,2'lik bir daralma var. Faiz harcamalarını bir kenara bırakırsak kamudaki sıkılaşma çok daha net görülebiliyor. Bu kısım önemli zira sıkılaşma devam ederken kamunun harcamalarını artırdığına ya da düşürmediğine yönelik haber ve değerlendirme akışının doğru olmadığını ispat eden bir veri ile karşı karşıyayız.
Diğer yandan PMI verileri ise sanayi tarafındaki sıkıntıyı gözler önüne seriyor. İstanbul Sanayi Odası (PMI) Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi, Ağustos ayında eşik değer olan 50'nin altında kalmayı sürdürdü. Bu ay PMI Temmuz'daki 45,9 seviyesinden 47,3'e yükseldi. Yükseliş önemli ancak eşik değerin altında kalmaya devam etmesini gözden kaçırmamak gerekiyor. Zira Ağustos ayı PMI alt endekslerinde ana metal sanayi dışında büyüyen bir sektörün olmadığını görüyoruz.
Sanayi Üretim Endeksi, Kapasite Kullanım Oranı ve İmalat PMI verileri sanayideki sıkıntılı durumu işaret etmeye devam ediyor. Her ne kadar son sanayi üretim endeksi verisi yüksek gelse de bunun genele yayılan bir durum olmadığını ve ağırlıklı olarak savunma sanayi kaynaklı olduğunu sizlere evvelki yazılarımla iletmiştim. Bu bakımdan önümüzdeki dönemde yine büyüme tarafında büyümenin kompozisyonu konusunu konuşmaya devam edeceğimizi öngörebiliriz.