Zengezur Koridoru meselesi, yalnızca Azerbaycan ile Ermenistan arasında teknik bir ulaşım hattı tartışması değildir; bu proje, Türk dünyasının damarlarını birbirine bağlayacak, Asya'dan Avrupa'ya uzanan tarihi bir vizyonun adıdır. Güney Kafkasya'da yıllardır tıkanan bu dosyanın açılması, Türkistan coğrafyasının yeniden bütünleşmesinin önündeki en büyük engelin kaldırılması anlamına gelmektedir.
Azerbaycan'ın kararlı duruşu ve Türkiye'nin stratejik desteği sayesinde, Zengezur Koridoru artık hayallerin ötesinde, gerçek bir jeopolitik kazanım olarak gündemde. Bu koridor, Bakü'den Kars'a, oradan İstanbul'a; Hazar kıyısından Orta Asya bozkırlarına kadar uzanan bir "Türk Kuşağı" oluşturuyor. Bu kapı sadece bir yol değil; "Gönülleri, kültürleri, ekonomileri birleştiren stratejik bir damar"dır.
ANKARA-BAKÜ İŞ BİRLİĞİNİN ZAFERİ
Türkiye, 2020 Karabağ Savaşı sonrası oluşan yeni denklemi bölge aktörlerinden çok daha vizyoner şekilde okudu. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü yeniden tesis etmesiyle oluşan fırsat penceresi, Zengezur Koridoru'nu masaya getirdi. Ankara, bu süreçte yalnızca siyasi destek vermekle kalmadı; diplomatik girişimleri, ekonomik projeleri ve uluslararası arenada yürüttüğü etkili kampanyalarla Bakü'nün elini güçlendirdi.
Azerbaycan ise sadece sahada değil, masada da güçlü olduğunu gösterdi. Kararlı müzakereler, net talepler ve bölgesel dengeleri gözeten bir diplomasiyle, Zengezur Koridoru'nun hem ulusal hem de bölgesel kazançlarını ortaya koydu.
TÜRKİSTAN'I TEKRAR BİRLEŞTİREN STRATEJİK ZAFER
Zengezur Koridoru, Türkiye ile Azerbaycan'ı kara yoluyla doğrudan bağlamanın ötesinde, Kazakistan'dan Türkmenistan'a, Özbekistan'dan Kırgızistan'a kadar tüm Türk Cumhuriyetlerini aynı ekonomik ve kültürel hatta eklemleyecek bir "Türkistan Otoyolu" anlamına geliyor. Bu koridor, "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan Türk Dünyası"idealinin somut bir adımıdır.
Bu adım, sadece lojistik maliyetleri düşürmekle kalmayacak; enerji nakil hatlarını, ticaret yollarını ve kültürel etkileşimi hızlandıracak. Kısacası, Zengezur Koridoru "Bir millet, altı devlet, tek gelecek" anlayışının stratejik omurgasıdır.
BÖLGESEL LİDERLİK
Rusya ve İran gibi bölgeye etki edebilecek güçlerin edilgen kaldığı, Batılı aktörlerin ise kendi çıkarları doğrultusunda fırsat kolladığı bir dönemde, Türkiye ve Azerbaycan ortaklığı, Güney Kafkasya'da bölgesel sahiplik ilkesini yeniden inşa etti. Bu güçlü işbirliği, "kendi coğrafyasının kaderini kendi çizen" bir ittifakın en net göstergesidir.
ABD'NİN KATKISI VE TÜRKİYE'NİN DİPLOMATİK ROLÜ
Jeopolitik işbirliğinin somut bir göstergeye ihtiyaç duyduğu mevcut aşamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın devreye girmesi dikkat çekti. Washington'da gerçekleştirilen görüşmeler, tarafların el sıkışması ve kameralar önünde verilen "barış" mesajları, küresel diplomaside yankı uyandırdı.