"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda yürütülen süreci bir üst aşamaya taşımak amacıyla partilerin hazırladığı raporlar Meclis'te kurulan komisyona teslim edildi. Raporlar, sürecin bundan sonra nasıl ilerleyeceğine dair temel yol ayrımlarını da açık biçimde ortaya koyuyor.
AK Parti ve MHP'nin hazırladığı ortak çerçevede, çözüm sürecinde yeni bir aşamaya geçilmesinin ön şartı olarak PKK ve Irak'taki uzantılarının silah bırakması gösteriliyor. Bu silahsızlanmanın yalnızca beyan düzeyinde kalmaması, devlet tarafından teyit edilmesi gerektiğinin de özellikle altı çiziliyor. Aynı şekilde, Suriye ayağında SDG'nin Şam yönetimiyle varılan 10 Mart mutabakatına eksiksiz uyması da vazgeçilmez koşullar arasında.
Bu şartlar yerine getirilmeden Meclis'te çıkarılması planlanan hiçbir yasal düzenlemenin hayata geçmeyeceği net biçimde ifade ediliyor. AK Parti'nin raporunda "hukuki başlangıç" kavramı özellikle vurgulanıyor; örgütün kendini feshetmesi, silahları bırakması ve bunun sahada doğrulanması, sürecin başlangıç noktası olarak tarif ediliyor.
Asıl düğümün çözüleceği yer de tam burası. DEM Parti'nin hazırladığı rapora bakıldığında ise yaklaşımın oldukça farklı olduğu görülüyor. Yeni anayasa tartışmalarından devletin atacağı hukuki adımlara, demokratik reformlardan yapısal değişikliklere kadar pek çok başlık, müzakerelerin ön şartı olarak öne sürülüyor. Hatta Irak benzeri bir anayasal model ortaya konulmadan silahsızlanmanın gerçekleşmeyeceği, bu nedenle örgütün feshi ve silah bırakmanın sembolik düzeyde kalacağı ima ediliyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis'te yaptığı konuşma ve İmralı'ya yönelik çağrısıyla başlayan bu süreç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açık desteğiyle birlikte artık bir "devlet projesi" kimliği kazanmış durumda. Bugüne kadar karşılıklı jestlerle ilerleyen çözüm süreci, esasen bundan sonra somutlaşacak; söylemden pratiğe geçilecek bir evreye girilecek.

5