Sevimli bir masal kahramanı değil, üstelik yalan söylediğinde burnu da uzamıyor; benzerlikleri daha çok "yüzsüz" olmalarından ileri geliyor. Ortak noktaları utanmadan yalan söyleyebilmeleri. Evet, Özgür Özel'den bahsediyoruz. Olağanüstü kurultayda CHP Genel Başkanlığı'na rekor bir oyla seçilen isim. Her fırsatta CHP Genel Başkanlığı makamını "Atatürk'ün koltuğu" olarak övmekten hoşlanan biri.
Özgür Özel'in kameraların önünde, ciddi ciddi yaptığı şu açıklamalara bakar mısınız: "Erdoğan, İmamoğlu'nu tutuklamadan önce Trump'a soruyor. Trump 'sakıncası yok' deyince, tutuklamayı gerçekleştiriyor. Suçüstü yakalanınca da ne diyeceğini bilmiyor."
Şimdi bir genel başkan neden halkın önünde, üstelik doğruluğuna tek bir vatandaşın dahi inanmayacağı bir yalanı, gözünü kırpmadan söyler
Özgür Özel "yalan ne kadar büyük olursa inananlar o kadar çok olur" meselesini de yanlış anlamış. Bu öyle bir şey değil.
Özel, bu yalanın kahvehanelerde dilden dile şöyle mi anlatılacağını sanıyor:
"Trump'a sormuş, demiş ki 'İmamoğlu'nu tutuklayacağım' ne diyorsun"
"O da demiş ki 'sen bilirsin, bizden yana bir sıkıntı yok, al içeri!"
Mizah yapıyor desek, manasız. Bir ilgi, bir bağlantı kurmak mümkün değil. Sosyoloji bu basit ve berbat espriyi çoktan aşmış durumda. "Büyük yalan" desek değil, çünkü daha çok berbat bir espriye benziyor. Peki Özgür Özel, bu yalanı söylemeyi kendisine neden yakıştırıyor Bu yalanı kendisine yakıştıranın hayatta herhangi bir inandırıcılığı kalır mı Genel başkan olarak bundan sonra kim hangi sözüne itibar eder
Peki asıl konuya gelelim; Özgür Özel, bu saçma konuşmaları neden yapıyor Yeterli bir siyasi birikime sahip olmadığı için gündem saptıracak daha yaratıcı konular bulamıyor. İşin özü bu. Konuştuğu lafların altını üstünü dolduramıyor. Yeterli argüman üretemiyor. "Cunta" deyip, gerekçelerini izah edecek argümanları ortaya koyamıyor. Nasıl bir "cunta yönetimi" var, ülkede Efendim, "İmamoğlu'nu tutuklamadan önce Trump'a sormuş, o da sakıncası yok demiş! Dolayısıyla ülkede bir cunta yönetimi var!