Yeniden bir çözüm sürecine kafa yorarken vardığımız sonuç şuydu; ufuk sınırlarını aşan bir gelişme yaşanmaz ve bu yönde büyük bir adım atılmazsa herhangi bir süreci başlatmak mümkün değil. Türkiye'nin karnı tok eski şeylere.

Bahsettiğimiz o ufuk sınırlarını aşan açıklama MHP lideri Bahçeli'den geldi. Öyle bir adım attı ki Bahçeli, bütün ezberleri bozdu. Ve anlaşılıyor ki, Bahçeli'nin sözleri düşünülmeden, taşınılmadan edilmiş bir sözler değil. İşin özü üzerinde çok düşünülmüş, çalışılmış ve çok kafa yorulmuş. "Öcalan gelsin DEM grubunda konuşsun, çağrı yapsın" demek, belki de o tarih oldu denilen ihtimali gerçek kılacak tek sözdü.

Herkes şu soruyu sormaya başladı: "Yahu Türkiye'de terör kalmadı ki"

Evet, Türkiye'de terör minimize edildi fakat şu an olmaması yarın olmayacağı anlamına gelmiyor. Şu an terörü nadasa çekerek Türkiye'yi de uyutuyorlar. Alttan alta ise siyaseti dizayn edip Türkiye'yi bir yola sokmaya çalışıyorlar. Biraz daha yol alırlarsa Türkiye'yi Kandil gelip bölmeyecek, bölünme-parçalanma içeriden gerçekleşecek. Bu mühendisliğin, siyasi aklın arkasındaki güç de emin olun ABD ve İsrail'den başkası değil.

Türkiye, terörden daha beter bir terör sorununun üstesinden gelmeye çalışıyor. Türkiye terörle her zaman baş edebilecek güçte ve kapasitede bir ülkedir. Devlet aklının yapmaya çalıştığı şey İsrail ve ABD'nin içimizdeki elinden kurtulmak; DEM'i Kandil'in güdümünden çıkarmak ve "terörsüz Türkiye'yi" inşa etmek.

Dikkat edin ne zaman terörün sonlandırılması adına birtakım öneriler gündeme gelse Kandil'den Türkiye'de infial yaratacak nitelikte bir terör saldırısı gerçekleştiriliyor. 1993'te Bingöl'de 33 erin şehit edilmesi, 2009'da Tokat Reşadiye'de 7 askerin şehit edilmesi bunlardan bazıları. Bugüne kadar Öcalan ne zaman devreye girse, silah bırakma ve terörü sonlandırmaya ilişkin bir adım atsa Kandil, İmralı'ya terörle yanıt verdi. Öcalan'ın en 2020'de son aile görüşmesini yaptığını hatırlarsak, o günden beri geçen 4 sene boyunca uygulanan tecridin aslında başlıca sorumlusu Kandil.