Yakın siyasi tarihe bakarak söyleyebiliriz ki Türk milliyetçileri ayrıştırıcı, bölen ya da parçalayan değil, birleştiricidir. Aynısını PKK'nın güdümündeki Kürt milliyetçiliği için söylemek mümkün değil. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin ezber bozan "açılımı" işte bu ayrıştırıcı, bölücü Kürtçülüğü zayıflatacak bir nitelik taşıyor.
Bu ülkede bugüne kadar Türk-Kürt savaşı yaşanmadıysa bunda Türk milliyetçiliğinin ve özellikle de Devlet Bahçeli'nin payı büyüktür. Terör örgütü PKK'nın tüm kışkırtmalarına karşın Türkler ve Kürtler sağduyuyla hareket etmiş, Türk milliyetçileri bu tuzağa düşmemiştir.
Bahçeli'nin daha önce de defalarca sarf ettiği şu sözler Türk milliyetçilerinin kılavuzu niteliğindedir: "Tükler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem siyasi bir farzdır. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir. Türkler ve Kürtler, bugün ortak tehlikeler karşısındalar. Bu tehlikelerden ancak ortak bir kararlılıkla kurtulabilirler."
Malazgirt Zaferi'nden Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar Türkler ve Kürtler ortak hareket etmiştir. Aralarında bin yıllık bir kardeşlik hukuku gelişmiştir. Türk-Kürt kardeşliği her tarihsel sınamadan başarıyla geçmiştir.
Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra başlayan Kürt asimilasyonu ise CHP'nin eseridir. Kürtlere kulaklarını tıkayıp ayaklanmaları kanlı bir şekilde bastıran CHP'dir. Devletin resmi politikası haline getirilen inkar-ret ve asimilasyon politikalarına AK Parti iktidarı döneminde, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından son verilmiştir. CHP'nin katlettiği bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğini ipten alan, kurtaran yine Erdoğan'dan başkası değil.