Siyasiler ikna oldu, peki ya millet

Meclis'te kurulan çözüm komisyonu bugün önemli bir gündemle toplanıyor. Komisyonun Abdullah Öcalan'a bir heyet gönderip göndermeyeceği oylanacak. Önceki günkü yazımda İmralı'ya bir heyetin gönderilmesi yönünde kararın çıkmasının kesin olduğunu belirttim.

AK Parti, MHP lideri Bahçeli'nin çağrısının arkasında duruyor. DEM zaten PKK'nın siyasi uzantısı olarak bu yönde bir kararın çıkması için baştan beri uğraşıyor. Şu ana kadar çekimser duran tek parti CHP. Özgür Özel de toplantı üstüne toplantı yapıp içeride muhalif olan arkadaşlarını ikna etmeye çalışıyor. Bugünkü oylamada CHP'nin de olumlu yönde oy kullanması bekleniyor.

Mevcut tabloya göre siyasi partiler, özellikle komisyonda üyesi bulunan dört büyük parti (AK Parti, MHP, CHP, DEM) Meclis'in İmralı'ya bir heyet gönderilmesi konusunda ikna olmuş durumda. Fakat, kamuoyu/millet siyasiler gibi henüz ikna olmuş değil. Her ne kadar -alelacele hazırlandığı anlaşılan- yayınlanan bazı kamuoyu araştırmaları AK Parti, MHP ve CHP tabanının yüzde 50'den fazlasının TBMM'nin Öcalan'a bir heyet gönderilmesini desteklediğini öne sürse bile, sokakta bu verilere rastlamak zor. AK Parti, MHP ve CHP tabanının yüzde 50'den fazlasının partileri gibi ikna olduğunu sanmıyorum.

Zira akıllarını kemiren şüpheler mevcut. Çözüm süreçleri Türkiye için ilk değil, bu yöntem daha önce de defalarca denendi. Öcalan'la, Kandil ve DEM ile görüşüldü, konuşuldu. Oslo'da üçüncü devletlerin ev sahipliğinde görüşmeler, müzakereler yapıldı. Ne İmralı bir çözüm yoluna girebildi ne de Kandil ve DEM. Milletin zihninde bu geçmiş deneyimler ciddi şekilde yer etmiş durumda. İmralı'nın örgütü feshettirmesi, silah yakma gösterisi de milletin aradığı o güveni sağlayacak nitelikte görünmüyor. Milletin ikna edilmesi için daha çok çabaya ihtiyaç olduğu anlaşılıyor.

Siyasiler, siyasi süreçleri görmezden gelerek siyaset yapabilirler mi Milletle beraber siyaset, milleti doğru olana ikna etmekle başlar. Milleti ikna etmeden çıkılacak yolun sonuçları şoke edici olabilir. Kaosa ve karmaşa yol açabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'nin bu süreç başladığından beri dikkatli, odağı kaybetmeden hareket etmeye çalıştıklarını not edebiliriz. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, her basın açıklamasında süreçle ilgili odağı kaybetmemenin öneminden bahsetti. Bahsedilen "odak" şuydu: PKK tüm uzantılarıyla silahları bırakmadan, tehdit olmaktan çıkmadan "pazarlık" görüntüsü verilmeyecek. İmralı, Kandil, SDG, DEM cephesinden şu ana kadar atılan kimi adımlar yeterli güveni oluşturmaktan, bahsedilen o odağın içini doldurmaktan uzak. Bu yüzden sanırım kamuoyu/sokak bu yüzden yeterince ikna olmuş değil.