TİP Milletvekili Ahmet Şık'ın kavga çıkarma potansiyeli her zaman vardı zaten. İzleyenler bilir. Sokakta yürürken, kahvede konuşurken, televizyonda tartışırken, basın toplantısı yaparken Ahmet Şık'ın kavga çıkarması hep an meselesidir. Kimseyi bulamazsa kendisiyle kavga çıkaran bir adam. Bu yüzden kavganın Meclis'te çıkması da hiç şaşırtıcı değil.
Doğrusunu isterseniz bu kadar ağzı bozuk, kışkırtıcı, provokatif biri de az bulunur. Ahmet Şık sanki tam da bu nedenle milletvekili yapılarak Meclis'e gönderilmiş gibi duruyor. Gürültü patırtı çıkarmakta üstüne yok. Hep kavga mesafesinde duruyor. Kışkırtıcı, tahrik edici biri olduğu için milletvekili yapıldığı açık.
Muhalefet cephesi Ahmet Şık'a Meclis kürsüsünde yapılan müdahaleyi ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olarak görüp eleştiriyor. Evet, Meclis kürsüsünde kimseye dokunulamaz, dokunulmamalı. Fakat Şık gibi provokatör birine tahammül edebilmek ne kadar mümkün Adamın bir düşüncesi de fikri de yok. Küfür ve hakaretten başka bir şey bilmiyor. Cumhurbaşkanı'na, hükümete, iktidar milletvekillerine "terörist", "mafya", "hırsız" vs. ağzına ne gelse söylüyor. Kelime dağarcığı da zaten aşağı yukarı bildiği bu küfür ve hakaretlerle sınırlı.
Dönüp kendisine bakmayı da pek beceremiyor. Terör örgütlerine arka çıkan, savcılarımızı şehit eden katilleri aklamaya çalışan biri Meclis'te önüne çıkan herkese "terörist", "mafya", "hırsız" yaftası yapıştırıyor. Buradaki sorun adamın kendisini bilmemesi değil, Meclis'e zaten "provokatör" kontenjanından sokulmuş olması!