Papa'nın Türkiye ziyareti kimi gerçekten rahatsız etti

Uzun bir aradan sonra Türkiye'de tuhaf bir yakınlaşma/ittifak doğdu: Sekülerlerle muhafazakarlar, aynı anda Papa karşıtlığında buluştular.

Seküler kanat hemen 1920'lerin laiklik reflekslerini, muhafazakar kanat ise Malazgirt'ten Haçlı Seferleri'ne uzanan tarihî tepkilerini devreye soktu. Ortak ezber şu: "Papa'nın Türkiye'ye gelmesi tesadüf olamaz!"

Haklılar. Uluslararası ilişkilerde tesadüf diye bir şey yoktur. Hele söz konusu olan, 1,4 milyar Katoliğin ruhani lideriyse...

Ama asıl soru şu: Bu ziyaret kimi gerçekten rahatsız etti

Cevap çok net: İsrail ve

Netanyahu.

Papa Franciscus, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de yaşanan katliama karşı belki de dünyadaki en yüksek perdeden eleştiri yapan liderlerden biri oldu. Hastanelerin, okulların, kiliselerin, camilerin vurulmasını "terör" diye niteledi. Çocuk ölümlerini "kabul edilemez" buldu. "Soykırım" kelimesini kullanmasa da kullandırdı. Halefi seçilen Kardinal Leonardo Sandri (Papa Leo XIV) de aynı çizgide: Daha geçen hafta "Gazze'de bir halk yok ediliyor" dedi.

Bu iki Papa, Hıristiyan dünyasının İsrail'e karşı en sert duruş sergileyen iki figürü olarak tarihe geçti. Üstelik bunu yaparken Yahudi karşıtlığına düşmeden, sadece İsrail devletinin politikalarını hedef aldılar. Bu, Tel Aviv için dayanılmaz bir durum. Çünkü Vatikan'ın sesi, Avrupa'daki Hıristiyan demokrat partilerden Latin Amerika'daki kilise tabanına kadar çok geniş bir coğrafyada yankılanıyor.

İşte bu yüzden Papa'nın Ankara'ya gelişi, sıradan bir nezaket ziyareti değil; Gazze eksenli stratejik bir yakınlaşmanın sonucudur.

Türkiye ile Vatikan, 2024-2025 döneminde Gazze konusunda neredeyse aynı cümleleri kuruyor: Ateşkes, insani yardım koridoru, iki devletli çözüm, Kudüs'ün üç semavî dine açık statüsü... Erdoğan ile Papa Franciscus'un ortak fotoğrafı, Netanyahu'nun masasında sinir krizine yol açacak bir kare.