Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın DEM heyetini kabulü "terörsüz Türkiye"ye giden kapıyı büyük oranda araladı. Görüşmenin içeriğine dair Pervin Buldan'ın ifadeleri çok önemli. Buldan, görüşme sonrası "çok olumlu görüşme oldu, süreç çok iyi gidiyor" dedi. Buldan, normalde ketumluğuyla bilinen ve heyecanlı açıklamalar yapmaktan uzak duran biridir. Ayrıca Buldan ve Önder'in yaptıkları yazılı açıklama da görüşmenin "son derece olumlu, yapıcı, verimli ve geleceğe dair umut verici bir atmosferde gerçekleştiği" vurgulanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile DEM heyetinin yaptığı görüşmeden sonra MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan sürecin, ilk kez ete kemiğe büründüğü, ciddiyet kazandığı ve çözüme doğru ilerlediği rahatlıkla söylenebilir. Nitekim şu ana kadar yapılan bütün değerlendirmeler büyük bir "ihtiyat" kaydı içeriyordu. 1990'larda başlayan, 2007-2009 ile 2011 ve 2015'e kadar devam eden çözüm süreci tecrübeleri ihtiyatlı olmayı gerektiriyordu. Fakat ilk kez, dünkü zirveden sonra çözüme yakın olunduğuna dair güçlü bir hava oluştu.
"Terörsüz Türkiye" yolunda çözümün imkan dahiline girmesini aslında bölgedeki son gelişmeler zaruri kılmıştır. Özellikle de İsrail faktörü. İsrail'in Ortadoğu coğrafyasını yeniden dizayn etme amaç ve girişimleri Türkiye'yi de ciddi önlemler almaya itmiş, kendi iç cephesini sağlamlaştırma yolunda gerekli adımları atmayı gündeme getirmiştir. Bölgedeki son gelişmeler ve PKK'yla sadece askeri anlamda yapılan mücadele Kandil'i hızla İsrail ve İran'ın vekil örgütüne dönüştürüyordu. İmralı'nın araya girmesiyle bu süreç tersine döndü. Ya da şimdilik tersine dönüyor.
İsrail faktörü, bu çözüm sürecine zemin teşkil etmesinin yanı sıra hem de bu sürecin sonuca ulaşmasını gerekli kılmaktadır.
Bu bağlantı veya ilişki, Abdullah Öcalan'ın 1999'da Türkiye'ye teslim edilmesinde İsrail'in oynadığı rolle ilgilidir. Örgüt lideri olarak Öcalan, yakalandığı ilk günden itibaren kendisini Türkiye'ye teslim eden asıl gücün İsrail olduğunun altını çizmiştir. Öcalan'ın bu iddiasını, 1999'da örgüt yandaşlarının İsrail büyükelçiliklerine yönelik yaptıkları saldırılar da doğruluyor. Ki o dönem çok sayıda PKK yandaşı İsrail elçiliklerinden açılan ateşle öldürüldü. İsrail, Öcalan'ı Türkiye'ye teslim ederek başı boş kalan Kandil'i kendi vekalet örgütüne dönüştürmek istiyordu ki, bu noktada başarılı da oldu.