Gazze soykırımcısı İsrail'in İran'ı hedef alan saldırılarının Kürt cephesindeki yansımaları da merak ediliyor. İsrail'in "rejim değişikliği" çağrılarına İran'ın içinden tek elle tutulur yanıt PKK'nın İran kolu (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) PJAK'tan geldi. PKK'nın Suriye kolu PYD gibi PJAK da ABD'nin Irak'ı işgal ettiği dönemde, 2003-2004 yıllarında Kandil'de kuruldu. Suriye'nin işgali ve iç savaş sırasında desteklenen PYD gibi PJAK da İran'a yönelik başlayan saldırılar ve rejim değişikliği çağrıları altında İran'da güçlenmek ve etki sahasını genişletmek istiyor. Daha doğrusu Netanyahu'nun rejim değişikliği çağrısı üzerine bölgedeki Kürt örgütlerinden bir tek PJAK'tan olumlu yanıt geldi. PJAK "İran rejimine karşı harekete geçmeye hazırız" açıklaması yaptı. Türkiye ile "barış süreci" yürüten Kandil'den de PJAK'ın açıklanmasına yarım ağızla bir destek geldi. PKK Yöneticisi Duran Kalkan "PJAK'ın çağrısını destekliyoruz" dedi.
İsrail'in saldırısı ardından uluslararası medyada Kandil'in tutum değiştirerek silahları bırakma sürecini askıya alması beklentisi var. "Terörsüz Türkiye" sürecini başlatan Ankara'nın, bugünleri öngörerek PKK kartını uluslararası güçlerin elinden almak istediği açıkça görülüyor. Fakat, bu konuda PKK ve bağlı örgütlerin durumu ve duruşu pek güven vermiyor. Nitekim, 2009-2014 yıllarında Türkiye ile yürütülen bir "çözüm süreci" söz konusuydu; Kandil, Suriye'nin işgaliyle birlikte çözüm sürecini bitirip Suriye'de devlet kurmaya yöneldi. Iran'a yönelik saldırılar ve rejim değişikliği çağrıları gündeme gelince PKK ve bağlı örgütlerin tekrar tutum değiştirebileceklerine dair kuşkular yüksek.
Bu konudaki tavırlarını büyük ihtimalle ABD-İsrail'in İran'daki rejimi değiştirme gücü ve kararlılıklarına bağlı gelişecek. İran'daki gidişat, Irak'a yönelik başlatılan işgalin birinci evresi olan 1990'daki "Körfez Harekatı" aşamasına benziyor. Rejim düşmese dahi İran'ı işgal kapısını İsrail'in saldırılarıyla açtılar. Suriye'de SDG (Suriye Demokratik Güçleri)'yi ortaya çıkaran sürecin zamanla İran'da da PJAK'ı, İDG (İran Demokratik Güçleri)'ye dönüştürecektir. Netanyahu'nun rejim değişikliği çağrısına ilk olarak PJAK'ın "harekete geçmeye hazırız" yanıtı vermesi de zaten aralarındaki ilişki bağlantının çoktan kurulduğunu gösteriyor.
Peki PKK ve bağlı örgütleri, DEM ve örgüt lideri olarak Abdullah Öcalan, bu gidişat içinde tam olarak nerede duruyorlar
PKK ve uzantısı örgütlerin nerede durduğunu en iyi tespit eden kişi şüphesiz örgütün lideri. Öcalan, daha yakın zaman önce, İsrail'in İran'a yönelik saldırıları başlamadan evvel, İmralı'da DEM heyetiyle yaptığı görüşmelerde SDG'yi "İsrail'in Haşdi Şabi"si olarak niteliyor. Kandil'e de hem İran'ın hem de İsrail'in destek verdiğini anlatıyor. PKK yöneticisi Murat Karayılan'ın "elimizde uzun menzilli füzeler var" açıklamasına gönderme yapan Öcalan "o füzeleri sana ya İran vermiştir ya İsrail" diyerek PKK'nın yabancı güçlerin ne derece etkisi altında olduğuna dikkat çekiyor. İsrail'in "Kürt kartını" ele geçirmek ve kontrol etmek istediğini belirten Öcalan, kendisinin de İsrail'in hedefinde olduğunun altını çiziyor. "İsrail 30 yıldır bize el altından devlet vaat ediyor" diyen Öcalan, Kürt kartını İsrail'in elinden alacak tek kişinin kendisi olduğunu savunuyor.