Gazete polemikleri eskiden ses getirirdi. Canlı yayınlarda siyasi atışmalar heyecanla izlenirdi. Bu çekişmelerin içinde belki sevgi yoktu ama hiç olmazsa saygı, nezaket, akıl ve mizah bulunurdu.
Sosyal medyanın, özellikle de siyasi bir platform özelliği kazanan Twitter'ın icadıyla mertlik bozuldu. Siyasi polemikler hızla irtifa kaybetmeye başladı ve çirkinleşti. Siyasilerin aradığı güç bir tuş uzaktaydı. Şöyle bir telefona, bilgisayara uzanmak yetiyordu "kahraman" olmak için.
Birinin karşısında yüzüne bakarak edemeyeceğiniz, cesaret isteyen bir lafı kahvenizi yudumlayarak tuşlara dokunarak iletebiliyorsunuz.
İletişim çağı güçlü, karakterli, ahlaklı insanları da ortadan kaldırdı. Siyasal iletişimi dönüştürdü. Bu zamanda "söz" düşüncesini, ahlakını, cesaretini kaybetti; 'fikir' bencil, niteliksiz bir öznelliğin uzantısına dönüştü.
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret içeren sosyal medya mesajını da zamanın bozduğu siyasetçi tipi kategorisinde ele alıyorum. Bu çirkinliğin, ahlaksızlığın, korkaklığın başlıca sebebi sesinizi ve sözünüzü uzaktan da ulaştırabilmenizden kaynaklanıyor. Karşılıklı konuşup tartıştığınız birine kolay kolay bu hakaretleri edemezsiniz. Düşüncelerinizi ifade edebilir, siyasi suçlamalar getirebilirsiniz; fakat "seni gidi züppe" diye başladığınız sözü tamamlamanıza fırsat verilmez. Gerideki laflara sıra gelmeden kendinizi hastanede bulursunuz.
Tuncay Özkan tarzı siyasiler esasen medeni bir cesarete sahip değiller. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alırken aslında yine onun adaletine güvenirler. Başlarına hiçbir şey gelmeyeceğinden emindirler. Korkak ve ahlaksız oldukları için de sinsi sinsi uzaktan, arkasından küfredip kaçmayı tercih ederler. Meclis'teki birçok Milletvekili Tuncay Özkan'dan farklı değil; çoğu aynı ağzı bozuk provokatör tipler. Erdoğan'ın en büyük şansızlığı da muhalefetin böyle namerdine denk gelmesidir. Aslında bu Erdoğan'ın da şansızlığı değil Türkiye'nin şansızlığı ve kaybıdır.