Mesele İmralı'nın 'silah bırakma' çağrısı yapması mı

Başta ezberleri bir tarafa bırakalım; İmralı'dan beklentinin örgütün-Kandil'in silah bırakması ya da bırakmaması değil. Silahlı güç olma, şiddetle-terörle sorun çözme dönemi zaten kapanmıştır. Örgütün Türkiye, Irak ve Suriye'de silahla varlık gösterme konusundaki paradigması çökmemiş olsa bugün İmralı tekrar devrede olmazdı.

Bu açıdan İmralı'dan silahlara veda çağrısı gelip gelmeyeceği sanılanın aksine sorunun can alıcı noktasını oluşturmuyor.

Asıl mesele tüm bileşenleriyle örgütün (İmralı, Kandil, Avrupa kanadı ve DEM) bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğini hedef alan, Anadolu'nun birliğini bozan, şiddete dayalı ayrılıkçı, bölücü ideolojik-siyasi paradigmayı geride bırakıp bırakmama meselesidir. Asıl mesele Türklerle Kürtlerin kader birliğine dayalı, yeni bir paradigmayı üretip bunu benimseme meselesidir.

İmralı'nın bir katkısından bahsedilecekse işte bu alanda olabilir. Yoksa örgütüne silah bıraktırma çağrısı yapabilir. Daha önce de bunu defalarca yaptı. Hepsi bir şekilde sonuçsuz kaldı. Nedenlerine ilişkin şüphesiz bir sürü sebep sıralanabilir; fakat asıl sebep, örgütün sürekli elinin altında tuttuğu eski paradigmayı bırakmaya yanaşamaması ve örgüte liderlik eden Öcalan'ın da yeni bir paradigmayı örgütüne benimsetememesidir.

Peki İmralı'nın bu kez bunu başarması mümkün mü 1990'lardan beri gündemden hiç düşmeyen bu "çözüm" süreçlerine dünyanın ve Ortadoğu'nun şartları aslında bugün büyük bir imkan sunuyor. Tarih hiç olmadığı kadar Türk-Kürt kardeşliğini destekliyor. Bu tarihsel bağı Türkiye'de çok güçlü bir siyasi irade, devlet gücü pekiştirmek niyetinde. Yeni yüzyıla Türkiye yeni bir paradigmayla giriyor. Peki ya İmralı ve diğer örgüt bileşenleri 70'lerin dogmatik düşünce sistemiyle, biraz da etnik milletçilik sosuyla bulanmış, bütün ümidini dış desteğe bağlayan bu ideolojiyle ne kadar değişim gücü gösterebilirler Öcalan bu konuda "ehil" ve "kararlı" olduğunu söylüyor; fakat Kandil hala papağan gibi eski ezberleri tekrarlıyor. Mevcut halleriyle Esad'ın Şebbiha rejiminin bir kopyası gibiler. Kandil ve DEM'in İmralı dışında bir yolu, tercihi kalmadı; yine de bakalım, bu şansı değerlendirme becerisi gösterebilecekler mi