CHP ile DEM arasında ilginç bir tartışma yaşanıyor: Stockholm sendromu...
Özgür Özel, kurultayda DEM'e seslenirken "Herkesi Stockholm sendromuna kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum" dedi.
DEM cephesinden yanıt gecikmedi: "Gerçek celladımızı tanıyoruz; eski defterleri açtırmayın, cellatlarımızı unutmadık..."
Bu siyasi polemik, tarihin ve toplumsal bilincin nasıl çarpıtılabileceğine; geçmişin, değişen güç dengelerine göre nasıl yeniden inşa edilmeye çalışılabileceğine dair dikkat çekici ipuçları taşıyor. Celladın kendini kurban sandığı, kurbanın ise kendini cellat gibi görmeye başladığı bir dönüşüm sürecinden söz ediyoruz aslında.
Tarihi roller ve kimlikler bir anda yer değiştirebilir. Tartışmayı başlatan Özgür Özel; PKK silahlı terörünü sürdürürken, DEM ise sokak baskısıyla Güneydoğu'yu kontrol altında tutmaya çalışırken bu yapılarla seçim ittifakı yapmaktan rahatsızlık duymayan CHP'nin genel başkanı.
Özel bugün, devletin silahların bırakılması ve demokratik siyasete entegrasyon için örgüt lideri ve DEM ile yürüttüğü görüşmeleri "sorunlu", "sakıncalı" bularak Stockholm sendromunu hatırlatıyor; daha dün seçim ittifakı yaptığı ortağı DEM'i "elinden zor kurtulduğunuz celladınıza aşık oldunuz" diye suçluyor.
DEM'liler ise kendilerini gerçekten kurban konumunda görüp duygusal tepkilerle Özgür Özel'e yanıt yetiştirmeye başladılar. Yetmedi, dağdakiler de açıklamalar yayınladı; örgüt sözcüsü Bese Hozat, "Biz suç işlemedik; ne affından bahsediyorsunuz Suçlu sizsiniz" diyerek devleti ve Türkiye'yi suçlayan üst perdeden açıklamalar yaptı.
Çözüm süreçleri böyledir: Boşluk bırakırsanız tarih bambaşka şekilde yazılır. Gerçekçi olmayan çözüm arayışları popülist çıkışlara dönüşür; cellat kendini kurban, kurban kendini cellat sanmaya başlar.

10