Jetonlu jurnal

Ekrem İmamoğlu soruşturması kapsamında dün bir grup gazeteci ifadeye çağrıldı. Gerekçe "yalan bilgiyi alenen yaymak" ve " suç örgütüne yardım etmek." Suç örgütüne yardım kısmını bilemem ama adı geçen gazetecilerin yalan bilgiyi yayma konusunda ciddi pratik sahibi olduklarından şüphem yok.

Ekrem İmamoğlu'nun CHP'yi dönüştürme sürecinde el attığı diğer bir alan da muhalefet medyasıydı. Pavlov'un köpeği gibi gazetecileri "yalan haber eşittir para ödülü"ne alıştırdı. Ekrem İmamoğlu'yla birlikte muhalefet medyası, jetonla çalışan yalan haber makinelerine dönüştü.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel başkanı olduğu günlerde partisine yakın medyada yaşanan bu dönüşümü gördü. Ekrem İmamoğlu'nun parayla yazı yazdırdığını, itibar suikastları yaptırdığını fark edip gündeme taşıdı. Ve birçok kere CHP medyasını "kalemini satan", "kiralık kalemler" vb. sert sözlerle eleştirdi. Ahlaka davet etti.

Ne yazık ki Kılıçdaroğlu'nun çabaları yetersiz kaldı. İmamoğlu, İBB yönetimine geldikten sonra muhalefete yakın televizyon kanallarını, gazete, yazar ve yorumcuyu parayla kendisine bağladı. CHP'yi ele geçirme, dizayn etme sürecinde ise bu medyanın tavrı çok etkili oldu. CHP medyası aslında muhalif bir pratik üzerinden kimlik bulmuştu. Toplumsal muhalefette de kendine göre bir karşılığı vardı. Ekrem İmamoğlu, İBB'nin imkanlarıyla oyunun kurallarını değiştirdi; muhalif gazetecilere parayla her türlü yalan haberi, dezenformasyonu, ajitasyon yayıncılığını yapabileceklerine ikna etti.

Ekrem İmamoğlu, CHP yönetimini parayla dizayn ettiği gibi CHP medyasını da İBB imkanları üzerinden dizayn etti. Gazeteciler, yorumcular İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun'a bağlandı. Transferleri İBB bütçesi üzerinden görüşüldü, yapıldı. Maaşları, ek ücretleri, avantaları hep İBB üzerinden geldi. Bu gazetecilik zihniyeti de hakikati, doğruları, ahlakı beş paralık etti. Siyasi alanı kocaman bir güvensizlik ortamına çevirdi.