İster DEM'li ister DEM'siz İmamoğlu gidici

Fatih Sultan Mehmet'in türbesini elleri belinde kapıları tekmeleyerek dolaşırken şüphesiz kendisini yeni cihan padişahı falan sanıyordu.

İstanbul afetlerle boğuşurken o, balıkçıda İngilizlerle kadeh tokuşturacak kadar umarsızdı.

İstanbullu yağmurda, karda yollarda çile çekerken o "tatil bana yakışıyor" diyerek kendisine oy verenlerle alay ediyordu.

Türkiye yediden yetmişe seferber olup depremzedelerin imdadına yetişmek için uğraşırken o, ailesiyle kayağa gidiyordu.

Kendi seçmenlerinin eleştirileri için bile "vız gelir, tırıs gider" diyen kabadayı ağzıyla racon kesiyordu.

İstanbul İstanbul olalı böyle bir kibir abidesi görmedi.

"İstanbul belediye başkanı bir elinde Güneş'i, bir elinde Ay'ı tutar" diyecek kadar kendini kaybetmiş haldeydi.

Peki bu kadar kendine güvenen, kibri cihanı aşmış bu adamın ayakları neden titriyor

İYİ Parti'den sonra DEM de İstanbul'da aday çıkaracağını açıkladığı için mi

Kendine olan güvenin nereye saklandı

İstanbul'u yoksa sen kazanmamış mıydın

Bütün siyasi serüveni kendisine destek olanları arkadan vurmakla geçti.