Lazkiye ve Tartus'ta başlatılan silahlı ayaklanmanın Suriye'de bir iç savaş çıkarmaktan daha çok yabancı müdahaleye kapı aralamayı hedeflediği anlaşılıyor. İç savaş çıkarmak o kadar kolay değil, buna yetecek güçleri de yok. Fakat, iç karışıklık yaratarak "yabancı müdahaleyi" gündeme getirmek daha mantıklı.
Tahran Times'ın geçen hafta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan üzerinden Ankara'yı hedefe koyduğu "tehdit" dolu mesajın kokusu Lazkiye ve Tartus'ta çıktı. Haberde Tahran'ın tehdit mesajı şu başlıkla sunuldu: "Küçük olaylar büyük gerçekleri değiştirmeyecek".
"Küçük olay" dedikleri Esad'ın devrilmesi ve İran'ın bölgeden kovulması. "Büyük gerçekler" ise İran'ın Suriye'de halen süren varlığını ve gücünü ifade ediyor olmalı ki, bu manşetin üzerinden birkaç gün geçmeden Lazkiye ve Tartus'taki -kısa sürede bastırılan- ayaklanma baş gösterdi.
İran ile İsrail'in, yeni dönemde Suriye'yi dış müdahaleye açık tutmak için çaba gösterecekleri anlaşılıyor. Bir yandan mezhepçiliği, bir yandan da etnik milliyetçiliği kışkırtarak dış müdahale ihtimalini canlı tutmaya uğraşacaklar.
Görünürde mezhep kavgasını öne çıkarıyorlar fakat asıl hedef Suriye'nin kuzeydoğusunda otonom bir PKK devleti oluşmasını sağlamak. Suriye hükümetiyle birlikte Ankara'yı da suçlamalarının sebebi biraz bu. Türkiye'nin Suriye'deki etkinliğini sınırlamak için bir iç savaş ortamı yaratmak istiyorlar.
İsrail ve İran'ın başlattığı "Nusayrilere soykırım" uygulanıyor kampanyasına CHP, PKKDEM ve diğer muhalif kesimlerin de katılması Türkiye karşıtı bölgesel ve küresel networkun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. İç savaş boyunca Esad'ı ayakta tutmak için uğraşan İsrail ve İran'a en büyük desteği yine içeride CHP, PKKDEM ve diğer iktidar karşıtı muhalif kesimler verdi. Türkiye karşıtı bu bölgesel network, dikkat edilirse bu kez de Suriye'de istikrarsızlık üretebilmek için aynı dalga boyunda buluştu.