Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Halep'in muhaliflerin eline geçmesinin şokuyla Ankara'ya gelen İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'ya, Suriye'de olup bitenlere açıklık getiren ve ders niteliği taşıyan bir yanıt verdi. Dışişleri Bakanı Fidan'ın, İran'lı mevkidaşına verdiği yanıt aslında Suriye'de olup bitenlere ilişkin de çok şeyi açıklıyor.
Şüphesiz Suriye sahasında çok sayıda büyük aktör bulunuyor. ABD, Rusya, Türkiye ve İran gibi doğrudan sahada olan güçler var. İsrail ve Körfez ülkeleri de iç savaşın başladığı günden beri Suriye'de dolaylı etki üretmeye çalışıyor. Bu devletlerin ayrı ayrı desteklediği birçok irili ufaklı muhalif örgüt olduğunu düşünürsek; Suriye'de olup bitenleri sahadaki bu büyük güçlerden bağımsız düşünmek oldukça zor. Bölgenin karmaşık yapısı ne tek başına "dış" faktörlerin belirleyici olmasına izin veriyor ne de "iç" dinamiklerin.
Bu iki bileşeni iç içe izah edemeyen analizler Suriye'de olup bitenleri anlamamıza çok yardımcı olmaz.
Halep'in düşmesinin ardından İran'ın sadece "dış güçler"i işaret etmesi oldukça sıkıntılı bir değerlendirmeydi. İran'ın Halep'in düşmesinde sadece ABD ve İsrail'i suçlaması, bunu "büyük devletlerin operasyonu" olarak göstermesi sahadaki gerçekleri yansıtmıyor. Bu söylemler İran'ın resmi dış politikası açısından tutarlı fakat Suriye'deki gerçekleri yansıtmada tutarsız.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın basın toplantısında İranlı mevkidaşına bakarak "Suriye'deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır, hatadır" demesi son derece önemli. Bu sözler, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi üzerinde de şok etkisi yarattı. Herhalde İranlı Bakan, Türk mevkidaşından kamuoyu önünde böyle bir yanıt beklemiyordu.
Fakat Hakan Fidan, sözlerinde son derece haklıydı. Suriye'yi yok sayarak olup biten her şeyi sadece ABD ve İsrail'e bağlamak ne kadar doğru Halep'i ele geçiren muhalifler sekiz yıl önce buradan çıkarılmıştı. Milyonlarca insan sekiz yıl önce İdlib'e sığınmak zorunda kaldı. Son sekiz yıldır Halep'i tekrar ele geçirmenin umuduyla bugüne geldiler. Ayrıca ne ABD uçakları ne Rus uçakları muhaliflere destek verdi. ABD uçakları sadece terör örgütü PKKYPG'nin önünü açtı şu ana kadar; Rus uçakları ise İran milislerini ve Esad'ın katil sürülerini desteklemek işlevi gördü. İran Dışişleri Bakanı "dış güçler" derken bunları neden görmüyor İran ABD destekli terör örgütü YPG'yi ve Rus destekli İran milislerini "dış" güçler olarak görmüyor; İran'ın "dış" güç dediği aslında Türkiye'den başkası değil. İran ne ABD'den ne de Rusya'dan rahatsızlık duyuyor; İran, Suriye'de Türkiye'den başka bir "dış" güçten rahatsız değil. Yoksa Halep'in düşmesinin ardından soluğu Türkiye'de almazlardı, değil mi