İran, İsrail tarafından öldürülen Lübnan Hizbullah'ı lideri Hasan Nasrallah'ı yalnız mı bıraktı Bu yöndeki şüpheler aslında daha da ileri gidiyor. İran'ın, Nasrallah'ı bilerek yalnız bıraktığı ya da sattığı iddia ediliyor.
Bu yöndeki kuşkular daha Nasrallah öldürülmeden Arap kamuoyunda dile getirildi. İsrail'in Lübnan'a yönelik operasyonundan iki gün önce El Arabiya TV'ye konuşan yine Şii bir din adamı şunları söylüyor: "Vasiyetini yaz. İran seni ve grubunu sattı. Başına karşılık İran'ın ne anlaşma yaptığını bilsen her şey tersine döner. Sana Kudüs'ü gösterenler seni sattı. Umarım çok geçmeden olanları görürsün."
Nasrallah öldükten sonra bu video Türkiye'de de dolaşıma girdi. Ne olursa olsun İran'ın vekil örgütü olarak değerlendirilen Hizbullah liderini İsrail ile pazarlık konusu yapabileceğine pek akıl ermiyor. Fazla subjektif geliyor, kulağa.
Fakat yine de kuşkuları, şüpheleri bir tarafa bırakmak o kadar kolay değil. İran diplomasisini özetleyen şu "Acem oyunu" deyimini düşününce İran-Hizbullah ilişkilerini daha derinliğine analiz etme ihtiyacı doğuyor.
Hizbullah'ın kuruluş, Nasrallah'ın liderlik hikayesine göz atıldığında İran'ın rolü tartışmasız bir şekilde karşımıza çıkıyor. Hizbullah'ın kuruluşu İran devrimiyle bağlantılı. Hizbullah, Lübnan'da diğer Şii örgütlerinin 1980 sonrası bölünmesi ve parçalanması üzerine ortaya çıkıyor. Nitekim örgütün kuruluş bildirisinde de İran'a bağlı olduğu vurgulanıyor.
İran'ın Hizbullah liderleri El Musavi, El Tufeyli ve Hasan Nasrallah gibi isimleri birbirlerine karşı kullanarak seçip işbaşına getirdiği sır değil. İran için Hizbullah'ın başındaki ismin en "kullanışlı" isim olması yeterli. İran için örgütün kendisi öncelikli, başındaki isim ikinci planda. Daha doğrusu Hizbullah liderleri konjonktüre göre belirleniyor.
Nasrallah da Tahran'ın desteğiyle örgütün liderliğine getirilen bir isim. Zamanla büyüyen ününü de ağırlıklı olarak İran propagandasına borçlu.
Gelelim Nasrallah'ın İran tarafından yalnız bırakıldığı veya satıldığı iddialarına.
7 Ekim'de İsrail'e yönelik başlatılan saldırıların ardından çatışmalar Gazze ve Şeria'dan sonra Lübnan ve İran'a da yayılma eğilimi gösterdi. İran, İsrail saldırılarını püskürtmek için Hizbullah'ı öne sürdü. Nasrallah, İsrail'in saldırıları karşısında sınırlı bir misilleme çizgisinde durmaya gayret etti. Tıpkı Tahran'ın yaptığı gibi. Nasrallah çatışmaların büyük bir işgale dönüşmesini engelleme tutumunda ısrar edince İran ile ayrı düşmeye başladı.