Herkesin "çözümü" başka

"Terörsüz Türkiye" sürecini karşılıklı anlayış ve ortak akıl başlattı. Al-ver yapılmayacak, pazarlık olmayacak; ortak kabulleri baz alan karşılıklı adımlarla ülkemizi 40 yıldır meşgul eden bu terör sorunundan kurtulacağız.

Devlet bu niyetle yola çıktı. Daha önceki tecrübelerden ders alarak İmralı'ya yeni bir şans daha verildi.

Ancak Kandil'in başta kulaklarına inanmadığı Öcalan'ın çağrısı ete kemiğe büründüğünde zoraki olarak kongreyi toplayıp silah bırakma kararı aldığı görüldü.

Bu zorakilik X'te yayılan PKK'nın 12 kongre konuşmalarına da yansıdı. Öcalan, kurduğu örgütün stratejisinde bir değişikliğe gitti ama Kandil'deki yöneticiler, kongrede yaptıkları konuşmalarda alınan kararların hepsinin "taktik" olduğunun altını çizdi.

Kandil'in kafası şu:

Kendimizi feshetmiyoruz, örgütü feshediyoruz!

Devletten silahla alamadığımızı çözüm sürecinde masada alacağız!

Güneydoğu zaten bizim olacak!

Bu anlayış PKK'nın siyasi uzantısı olan DEM eş başkanlarına da sirayet etmiş durumda. Güneydoğu'nun tapusu DEM'in üzerine yapılacakmış gibi Tuncer Bakırhan, PKK'lı olmayan Kürtleri ne yapacakları üzerinde uzun uzun konuşmalar yapıyor. Artık sürgüne mi gidecekler, çalışma kamplarına mı sürülecekler, bilahare değerlendireceklerini anlatıyor!