Hamaney'in Suriye'yi istikrarsızlaştırma amacı güden son çağrısı İran-Türkiye ilişkilerini doğru anlamak isteyenlere iyi bir fırsat sunuyor; İran, Suriye'de Esed yenildiği için değil, Türkiye kazandığı için öfkeli. İç savaşın sürdüğü 13 yıl boyunca Tahran, bölgede Türkiye'ye karşı ABD, İsrail ve Rusya ile ortak hareket etti. İran'ın dış politikasını karakterize eden Türkiye karşıtlığıydı, ABD-İsrail karşıtlığı değil.
İran'ın dini lideri Hamaney'in Suriye'de kaos çağrısı yapmasını da Türkiye'ye karşı bir hamle olarak anlamak gerekiyor. İran lideri Hamaney'in Suriye'de olanları içine sindiremediği, Türkiye'nin başarısını hazmedemediği o kadar açık ki.
Gizliden yapacakları işleri de açıktan, Hamaney'in meydan okurcasına yapmaya çalışması bu açıdan son derece dikkat çekici. ABD ve İsrail ile Suriye'de Türkiye'ye karşı yeni bir ittifak arayışı mı
Hamaney'in çağrısını hatırlatalım; dini lider, pazar günü yaptığı açıklamada Suriyeli gençlere seslenerek, "ülkelerinde güvenliği bozanlarla kararlı bir şekilde mücadele etmeleri" çağrısında bulundu. Bu çağrı "Türkiye'ye rahat vermeyiz" anlamına da geliyor.
Hamaney'in bu yaklaşımı aslında İran'ın dış politikada İsrail'den daha çok Türkiye'yi "stratejik düşman" olarak konumlandırmasıyla alakalı. İran dış politikası hep Türkiye karşıtıydı. Türkiye de şüphesiz bu karşıtlığın hep farkındaydı. İran'a Suriye'de en büyük yenilgiyi yaşatanın Türkiye olması tesadüf değil. Hamaney, bugüne kadar hep kendi ömrünü uzatabilmek için Türkiye'yi ameliyat masasına yatırmaya çalıştı. Bölücü terörün arkasındaki en büyük aktörlerden biri Suriye rejimi gibi görünse de aslında ana aktör hep İran'dı. Oğul Esed'i kukla gibi elinde tutan, istediğini yaptıran İran'dan başkası değildi. İsrail, ABD ve Rusya ile birlikte hareket ederek son güne kadar Esed'i ayakta tutmaya çalıştılar. Fakat kaybettiler, büyük yenilgi aldılar.