Habur şovu gibi olmasın
PKK'nın eve dönüşe hazır olduklarını göstermek için düzenleyeceği silah bırakma törenine siyasi partilerden tutalım, sivil toplum örgütlerine, sendikalara, medyadan bağımsız gözlemcilere kadar uzanan geniş bir izleyici kitlesi davet edilmişti. Küçük bir silah bırakma törenini dev bir gösteriye dönüştürme hazırlığı içinde olmaları ciddi bir sorun doğurabilirdi; nitekim, örgütün hazırlığını yaptığı törene son dakika müdahalesi geldi. Kandil'den yapılan duyuruda söz konusu törenin basına kapalı gerçekleştirileceği bildirildi. Görüntülerin medyaya ayrıca servis edileceği açıklandı.
2009'da (16 yıl önce) Habur'dan giriş yapan 34 kişilik ilk "Barış burunu"nu sınırda gazeteci olarak takip ettiğimi hatırlıyorum. Kandil'dekiler ve dönemin DTP'li yöneticileri, şov hevesine kapılarak örgüt bayraklarıyla dev karşılama törenleri gerçekleştirdiler. Habur'dan Diyarbakır'a kadar konvoylar halinde, mahallelerde, caddelerde, şehirlerde gövde gösterisi yaparak Türk ve Kürt sokağında ciddi bir tepkiye sebep oldular. "Açılım süreci"nde eve dönüş ve terörün sonlanması için yakalanan fırsat da böylece heba oldu.
"Terörsüz Türkiye" sürecinde de benzer riskler şimdiden ortaya çıkmaya başladı. Kandil'in atacağı her adımı görüldüğü üzere şova dönüştürme yaklaşımı değişmiş değil. Birkaç gün içinde yapmayı duyurdukları silahları bırakma törenini de propaganda şovuna dönüştürme niyetleri anlaşıldığından İmralı ve DEM üzerinden müdahale edildi. Silahları bırakma adı altında toplumun sinir uçlarıyla oynanmasının sürece zarar vereceği vurgulandı. Bazen siyasetin tolere edebileceği görüntüleri toplumun tolere etmesi mümkün değil. Ne var ki Kandil, "çözüm"den ve "süreç"ten farklı şeyler anlıyor. PKK, propaganda şovlarını bölgedeki siyasi hegemonyası için gerekli görüyor. Dağdan iniyorlar ama şimdiden ovada kuracakları tahakkümü düşünüyorlar. Güneydoğu'da tek otorite, tek güç olmayı planlıyorlar.