Fatih Erbakan da 'kaybettirme' hevesine mi kapıldı

Ayasofya'nın kapısından içeri adım atmayan CHP adayının İstanbul'un başına seçilmesine vesile olacakların çok iyi düşünmesi gerekiyor.

Halihazırda iki aday var seçilme sınırında; biri Ayasofya'yı açanların adayı, diğeri de Ayasofya'nın açılmasına cephe almış, açıldığı günden beri de kapısından atmayan CHP'nin adayı!

Durum böylesine açık ve net. Kaçış kapısı yok görüldüğü üzere. "Bir ilçe karşıda istedik, bir ilçe bu yakada; fakat AK Parti vermedi" diyerek partilerine ayrı istikamet belirleyenlerin, farklı yollara sapanların çok da sağlıklı bir ruh haline sahip olmadığı ortada. İlkesel duruş yerine at pazarlığına oturanların hayatta kazanabileceği bir şey de yoktur. Başkalarına kaybettirmenin bir maharet, meziyet olmadığını bugüne kadarki siyasi tecrübeleri öğretmiş olmalı.

Hele ki, kaybettirme hevesiyle yola çıkanların akıbetinin hüsranla sonuçlandığını gösteren bunca örnek gözler önündeyken...

Hayırlı bir niyetle yola çıkanlar hayatta da siyasette de başarılı olurlar; hayırlı olmayan niyetlerle, "kaybettirelim, intikam alalım" hırsıyla yola çıkanların bugüne kadar ulaştığı bir başarı, elde ettiği bir zafer yoktur.

Rahmetli Erbakan'ın mirasını temsil iddiasıyla yola çıkan YRP'nin de 14-28 Mayıs'ta elde ettiği başarıyı iyi değerlendirmesi, doğru analiz etmesi gerekiyor.

YRP'ye gösterilen teveccühün kaynağında Türkiye karşıtı CHP'li bir ittifak (6'lı masa ittifakı) ile yan yana durmaması yatıyordu. Necmettin Erbakan'ın kurdurduğu ve onun doğrudan temsilcisi diyebileceğimiz Saadet Partisi'nin seçimlerde sıfır çekmesinin, başarısızlığının asıl sebebi içinde bulunduğu CHP'li ittifaktı.

Niyet her zaman için belirleyicidir. Bozuk niyetlerle yola çıkaranların elde edeceği bir başarı olmayacağı gibi, birilerine kaybettirerek alacakları bir intikamları da olamaz.