Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cuma namazı sonrası yaptığı, 'Suriye açılımı' olarak yorumlanan açıklamaları kamuoyunda çokça tartışıldı. Erdoğan'ın sözleri Ankara açısından küçük ama Şam için büyük bir 'açılım'.
Fakat yorumların çoğu fazla iyimser.
Şöyle ki; Ankara-Şam diyaloğunun, PKK'nın "kanton" devletinin sonunu getireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Suriyeliler ise sanki yarından tezi yok evlerine dönecek.
Belki bu görüşmelere gaz vermek için yapılıyor bu yorumlar. Kamuoyunda destek oluşturabilmek için.
Oysa Şam'la diyalog terör örgütünün sonunu getirecek olsaydı Ankara o teması en az yüz kez kurmuştu. Hatta, diyalog ve temas kanallarını bugüne kadar hiç kesmez, kapatmazdı.
Suriye'nin kuzeyinde ipler Şam rejiminden daha çok ABD'nin elinde.
Rusya'nın da şüphesiz bölgede önemli bir etkisi var. Hatta Rusya'nın olur vermediği bir proje netice de vermez. Fakat, Moskova'nın Suriye'nin kuzeyiyle ilgili tasarrufu ABD'ye bıraktığı söylenebilir. Tıpkı ABD'nin sınır hattımızda kontrol ettiği bazı bölgeleri daha önce Türkiye yerine Rusya'ya devretmesi gibi...
ABD ve Rusya arasında farklı birçok cephede al-ver ilişkisi hakim. Bu İkinci Dünya Savaşı'ndan beri böyle yürüyor. Bazı cephelerde yaptıkları hakimiyet devriyle çıkarlarını örtüştürmeye çalışıyorlar.
Ankara, Şam rejimiyle diyalog konusunda uzun zamandır çabalıyor. İstihbarat örgütleriyle başlayan temaslar nedense bir türlü ilerleyemedi. Son olarak PKKYPG'nin bölgede sandık kurup seçim yapacağını ilan etmesi üzerine Ankara-Şam arasında trafik hızlandı. Rusya'nın da bu trafiğin hızlanmasına katkı verdiği belirtiliyor.