Başına odun yiyen bilir acısını; feryadın nereden yükseldiğine bakarak kimin kafasına odun yediğini daha iyi anlayabiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her sözü, her açıklaması İsrail'i çıldırtmaya yetiyor. Bir de medyadaki İsrail beslemelerini. Bu kadar çok Erdoğan'ı hedef almaları, hakaretler yağdırıp tehditler savurmaları boşuna değil.
Bu gerçeği göremeyen, anlayamayan maalesef çok. Daha dün denk geldim; profesörün biri "Türkiye İsrail'e karşı hiçbir şey yapmıyor" diye serzenişte bulunuyordu. Oysa İsrail'in ve medyadaki Siyonist beslemesi gazetecilerin feryadına baksa Erdoğan'ın İsrail'in kafasına odunla vurduğunu anlardı.
Taşıdığı unvana saygı gereği bir şey demeyeceğim; fakat medyada, siyasette ve akademide çok sayıda böyle düşünen var.
Anti-Siyonizm'i anlatmak için enstitü kuran rahmetli Necmettin Erbakan'ın oğlu da bu ucuz söylemlerin peşinden gidiyor.
Fatih Erbakan'dan bahsediyorum; hatırlarsınız, daha birkaç ay önce Erdoğan'ı İsrail'e destek olmakla suçlamışlardı. İstanbul milletvekiliyle aynı kara propagandayı hala sürdürüyorlar. Aslında Erdoğan'a saldırarak İsrail'e destek çıkan kendileriydi. Bunlara biraz imkan ve olanak ve dünya nimetlerinin ucunu göstererek Erdoğan'a saldırtıyorlar. Anti-Siyonizm'in kitabını yazan babanın oğlu, Siyonistlerin en büyük düşmanı olarak görülen Erdoğan'a saldırmayı bir meziyet sanıyor.
Gerçekleri görmek istese aslında Erdoğan'ın, tarihimizde bir ilki başararak Türkiye'yi küresel Siyonizm'in karşısına diken lider olduğunu fark ederdi. "One minute" çıkışı, dünyanın gözü önünde İsrail'e karşı en büyük meydan okumaydı. BM'de elinde haritalarla İsrail'in yayılmacı, işgalci, soykırımcı bir devlet olduğunu dünyaya Erdoğan ilan etti.
Erdoğan'ın Aksa Tufanı sonrası Meclis'te Filistin halkının direnişine sahip çıktığı o efsane konuşması İsrail'in ayaklarını titretmeye yetmişti. Filistin devletinin ihtimal dahiline girmesi de yine Türkiye'nin Erdoğan döneminde ağırlığını koymasıyla mümkün oldu. Erdoğan'ın son olarak yaptığı, İsrail'i korkutan ve çılgına çeviren sözleri şöyle: "Biz çok güçlü olmalıyız ki bu İsrail, Filistin'e bunları yapamasın. Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları atalım."