Rusya Devlet Başkanı Putin'in, Ukrayna savaşını bitirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı işaret etmesi Türkiye'nin küresel meselelerdeki rolünü işaret etmesi bakımından son derece önemlidir. Bunun ilk işareti hafta içinde Erdoğan ile Trump arasında yapılan telefon görüşmesinde verilmişti aslında. Trump, Rusya-Ukrayna barışının sağlanması için Erdoğan'dan doğrudan yardım istedi.
Trump'ın yaptığı hamleleri yakından izleyen, hatta adım adım takip eden Kremlin, Erdoğan-Trump görüşmesini doğru analiz etti. Moscow Times'ta konuyla ilgili yapılan yorum şöyleydi: "Trump, Ukrayna savaşını sonuçlandırmak için Erdoğan'ın yardımını gözlüyor."
Amerikan basını da Trump-Erdoğan görüşmesini öneminin farkındaydı. Bloomberg, "iki lider Ukrayna'da savaşı bitirmek için birlikte çalışacak" değerlendirmesini yaptı.
Rusya, ABD Başkanı'nın Türkiye Cumhurbaşkanı'na verdiği mesajı doğru anladı. Putin zaman kaybetmeden, Rusya-Ukrayna barışı için İstanbul'da müzakerelere oturmaya hazır olduğunu duyurdu ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan barış için destek ricasında bulunacağını açıkladı Sonraki gün ise Putin ile Erdoğan arasındaki o telefon görüşmesi gerçekleşti. İki liderin görüşmesinin ardından Erdoğan, Putin'in ricasını memnuniyetle karşıladığını duyurdu ve barış görüşmeleri için gerekli ortamı oluşturulacağını açıkladı.
Dünyanın en önemli gündemi olan Rusya-Ukrayna savaşını bitirmek için ABD ve Rusya'nın İstanbul'u işaret etmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yardımını beklediklerini açıklamaları Türkiye'nin küresel meselelerdeki gücünü ve etkisini ortaya koyması bakımından son derece önemli. Bugüne kadar gerek ülke olarak ve gerekse de lider bazında küresel meselelerde racon kesecek ağırlığa hiç sahip olmadık. Kabul edelim ki, bu durum Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğiyle değişti. İçeride ceviz kabuğunu doldurmayacak gündemlerle siyaset yapan, lidercilik oynayan aktörlere bakınca Erdoğan'ın klasmanının gerçekten çok farklı bir noktada olduğunu görebiliyoruz. Tabii, burada mesele Erdoğan'ın ne kadar başarılı bir lider olmasının da ötesinde, ülkemizi küresel arenada getirdiği liderlik ve aktörlük konumudur. Muhalefet de dahil herkesin gurur duyabileceği nokta tam da burasıdır.