PKK'nın 47 yıl sonra silah bırakma kararı alması ve örgütü feshetmesi toplumda ve siyasi çevrelerin büyük kısmında "olumlu" karşılandı. Bu gelişmeden endişe duyan, itiraz eden çevreler de yok değil. Muhalif çevrelerde öne çıkan itirazların bazılarına değinmekte fayda var. Bunlardan biri "Sevr'in hortlatılacağı ve Lozan'daki kazanımların kaybedileceği" yönünde.
Bu endişeyi gündeme getirenlerin bir kısmının düne kadar Kandil'den oy istediklerini de hatırda tutmak gerekiyor. Yine de objektif olmak gerekirse; Hükümetin PKK'nın silah bırakmasını olumlu bulmasının ve bu sürecin önünü açmasında başlıca amaç Anadolu'nun birliğini güçlendirmek ve Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak isteyen dış güçlere karşı iç cepheyi tahkim etmek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın PKK'nın silah bırakması üzerine yaptığı şu değerlendirmeye dikkat edelim: "Emperyalistlerin asırlık planları ölümcül bir darbe alacak, kardeşliğimize saplanan kanlı hançer, inşallah ebediyen sökülüp atılacaktır."
Batı'nın asırlık planı Anadolu'nun birliğini parçalamaktı. Bunu Sevr ile yapmaya çalıştılar fakat başaramadılar. PKK'yı destekleyerek, silahlandırarak Türk-Kürt ayrımı üreterek yeni Sevr'ler yaratmaya çalıştılar. Hala da bunu "Kürt sorunu" söylemiyle derinleştirmek için uğraşıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bu sürecin başlamasına öncülük eden Devlet Bahçeli'nin, temsil ettikleri siyasi ve toplumsal çevrelerin amacı Lozan'ı hortlatmak değil, aksine yeni Sevr'lere kapıyı sıkı sıkıya kapatmaktır. FETÖ'nün tasfiyesi ve 2014'ten sonra terörle mücadelenin sınır dışına taşınarak PKK'nın yenilgiye uğratılması Türkiye'nin Irak ve Suriye gibi iç savaşa sürüklenip parçalanmasının önüne geçerek Anadolu'nun birliğini perçinlemiştir. Bu başarının altında Erdoğan'ın imzasının olduğunu unutmayalım.
PKK'ya gelirsek; örgütün silahlı yollardan elde edemediğini siyasi yollardan elde etmeye çalışacağından elbette şüphe yok. Gevşeyip fırsat verirseniz, zemin oluşturursanız, gaflet ve dalalete düşerseniz demokratik haklardan fazlasını ister. Bölünmeyi zorlar. Buna fırsat ve zemin sunmamak zorundasınız. "Hazır bunlar gaflete düşmüşken ayrılıkçılığı körükleyelim, şunu isteyelim, bunu isteyelim" demekten geri durmazlar. Devleti ve toplumu kimse aptal yerine koymasın; FETÖ ile olduğu gibi PKK'yla da büyük mücadele içinde olan Erdoğan'dan başkası değil.
PKK'nın silah bırakması bir aşamadır; sonrasında FETÖ gibi dallanıp budaklanmasını engellemek de hem iktidarın hem de endişe duyan muhaliflerin sorumluluğudur. PKK'nın silah bırakması bu mücadelenin bittiği anlamına gelmiyor; terörün zemin kaybettiği, devletin ise güç kazandığı bir ortamda devam eder.