Kemal Kılıçdaroğlu'nu anketten kaçtığı için suçluyorlardı, aynı ekip, yani İmamoğlu ve Özgür Özel ekibi, bu kez anketten kaçmak CHP'de "ön seçim" yöntemine başvuruyor. Mansur Yavaş, anketlerde önde çıktığı için İmamoğlu korkudan anket yapamıyor. Düşünüp taşındılar, anketten kurtulmak için bu parti içi "ön seçim" garabetini ortaya gündeme getirdiler. Üstelik ortada bu ön seçim garabetine katılacak başka aday da yok.

Ne var ki, saptıkları bu dolambaçlı yollar şimdiden Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel'in ayağına dolanmaya başladı. İmamoğlu şaibeli işlerinden dolayı devre dışı kalacağa benziyor; Özgür Özel ise erken bir olağanüstü kurultayla gönderilecek gibi duruyor.

CHP'nin en büyük sorunu Kemal Kılıçdaroğlu'nu gönderdiği kurultaydan sonra kurumsal kimliğini kaybetmesi. CHP yönetimi, genel merkezden ve yeni genel başkana bağlı olarak değil, İstanbul'dan ve Ekrem İmamoğlu'na bağlı bir ekip tarafından yönlendirilmeye başlandı. Bu durum, zaman içinde düzeltilmediği gibi daha da ileri taşındı. Özgür Özel, İmamoğlu'nun posta eri gibi davranır oldu.

Kurumsal kimliğini kaybeden partiler şu adamın, bu adamın partisine döner. Günümüzde de siyasi partilerin hiçbiri bu görüntüyü kabul etmez. Bakınız AK Parti'ye; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tartışmasız liderliğine karşın kongre işleri parti genel merkezi tarafından yönlendiriliyor. İnanılmaz bir disipline sahipler. Kişisel kavga ve çekişmeden uzaklar. Şüphesiz Erdoğan'ın tartışılmaz otoritesi ve liderliği altında kimse disiplin dışı davranmaya cesaret de edemiyor. Parti yönetimi bir ciddiyet ister. AK Parti'de herkes az çok bu gerçeğin farkında.

CHP'de ise vitrinde Genel Başkan ve Genel Merkez yok; İmamoğlu ve İmamoğlu'nun adamları var. CHP, bu görüntüyü daha ne kadar taşıyabilir Ekrem İmamoğlu'nun adaylık için acele etmesinin arkasında bu taşınamaz görüntü ve parti üstündeki gayrı resmi hakimiyeti de bulunuyor. Bu durum CHP'yi çatlatmadan, bölüp parçalamadan İmamoğlu aradan, bir oldubittiyle "cumhurbaşkanı adayı" olarak çıkmak niyetinde.