Diplomatik hamleleriyle barışı getirdi

Gazze'nin kanlı toprağında esen rüzgarlar nihayet barışın kokusunu taşıyor. Yıllardır süren soykırım fırtınası, 7 Ekim'den beri bölgeyi cehenneme çevirmişken, ateşkes anlaşmasının imzalanmasıyla birlikte ilk kez bir umut ışığı doğdu. Bu tarihi an, sadece bir mola değil; Filistin halkının onurlu direnişinin ve başta Türkiye olmak üzere Katar ve Mısır'ın da dahil olduğu bölge devletlerinin diplomatik zaferidir. Bu zaferin mimarlarını doğru okumak şart: ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimleri kadar Hamas'ın ikna edilmesinde oynadığı rolle Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan, baştan beri çok önemli bir rol üstlendi; o, soykırımı durdurmanın ve Gazze'yi özgürlüğüne kavuşturmanın kilit taşı oldu.

Netanyahu'nun gölgesinde küçülen İsrail'in aksine, Ankara'nın diplomasisiyle Türk-İsrail rekabetinde dengeler değişti.

Hatırlayalım: Gazze'de devam eden katliam, Netanyahu'nun "çağın Hitler'i" edasıyla yönettiği bir vahşetti. Binlerce masumun kanı akarken, dünya seyirci kalmıştı. İşte tam bu karanlık tabloda Erdoğan devreye girerek, New York'taki kritik toplantılarda Müslüman ülke liderlerini bir araya getirtip Trump'ın öncülük etmesini sağladı. Erdoğan'ın ısrarlı tutumu ve yürüttüğü diplomasi trafiği; Katar'daki Hamas görüşmeleri ve Ürdün, Mısır gibi müttefiklerle kurduğu köprüler, barış planının temelini attı. Hamas, bu planın -rehinelerin serbest bırakılması, iktidar devri ve soykırımın derhal durdurulması- kabul etti. Süreç Erdoğan'ın "önce soykırımı durdurmak, sonra Gazze'yi geri almak" ilkesiyle şekillendi.

Türkiye, görev gücüyle sahada yer alacak; insani yardım koridorları açacak, Filistin'in yaralarını saracak.