Dikkat edin, Atatürk'ün CHP'sini de çaldırmayın

CHP'yi hala İBB eski Başkanı Ekrem İmamoğlu yönetiyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel kendisini İmamoğlu'dan ayrıştıramadığı gibi bir de üstüne suç ortağı gibi davranıyor. Partinin yetkili kurulları da ortada yok. Çeteden olmayanlar korkudan sinmiş durumda. İmamoğlu-Özel ikilisinin yapmaya çalıştığı sokakları kışkırtarak, toplumsal tepki üreterek belediyeler üzerinden geliştirilen büyük soygun düzenini perdelemek. Ve elbette ki CHP'yi kontrol altında tutmayı sürdürmek. CHP gibi tarihi bir parti Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel ve Ali Mahir Başarır troykasının elinde hızla devlet-millet karşıtı bir mecraya savruluyor.

"Cumhurbaşkanı adayının hapse atıldığı" suçlaması zaten gerçekçi değil. Burada Ekrem İmamoğlu'nun geliştirdiği bir dalavere söz konusu ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bu dalaverenin ortağı, baş oyuncusu. İmamoğlu seçimlere üç yıl kala kendi kendini hızla "cumhurbaşkanı adayı" yapmaya kalkıştı. Yolsuzluk soruşturmalarından kurtulmak için erken bir "cumhurbaşkanı adaylığı" kampanyası başlattı. O mitingler, havada uçuşan o küfürler, savurduğu o hakaretler hep "bakın millet, ben cumhurbaşkanı adayım" demek içindi. CHP'liler bile bu adaylık çalışmalarını şaşkın şaşkın izledi, "ortada seçim yok, bu neyin adaylığı" diyerek baktı. Mansur Yavaş da bu erken adaylık konusunda şaşkındı; Yavaş "daha ortada seçim meçim yok, o güne kadar kim öle kim kala" dedi.

Ne var ki İmamoğlu'nun acelesi vardı, soruşturmaları perdeleyecek bir "davaya" ihtiyacı vardı. O da "cumhurbaşkanı adayı" etiketi oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu sahtekarlığı sürdürerek İmamoğlu'nun suç ortaklığını yapıyor. Yolsuzluklar o kadar büyük ki, örtmek için daha büyük gürültü patırtı çıkarmak gerekiyor. Sokakları kışkırtmanın, tehditleri artırmanın, boykot kampanyaları düzenlemenin, ona buna sataşmanın sebebi sırf yolsuzlukları geri planda tutabilmek.