'Cumhurbaşkanı adaylığı'ndan mesihliğe giden yol

Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması ve yolsuzluk iddialarıyla tutuklanmasına giden süreç CHP yönetimi ve tabanda kendisini şiddetli bir travma ve buna bağlı aşırı duygusallık olarak dışarı vurdu. İmamoğlu üzerindeki etkisi ise çok yıkıcı oldu.

Özgür Özel'in şahsında görülen ve bütün CHP yönetimine sirayet eden şiddetli öfke, duygusal tepkiler hadisenin şok ediciliğiyle bağlantılı. Diploma iptalinin şokunu atlatamadan İmamoğlu'nun "şafak" vakti gözaltına alınması beklenmeyen, daha doğrusu öngörülmesine rağmen ihtimal verilmeyen bir adımdı. Ve bu sebeple şiddetli bir reaksiyon oluşturdu. Böyle durumlarda genelde ilk tepki kabullenmeme yönünde olur ve öfke olarak yansır.

İmamoğlu'nun tutukluluğuyla sonuçlanan Yargı süreci CHP yönetiminin bütün planlarını bozdu ve 2028'e dönük iktidar hesaplarını alt-üst etti. CHP'nin sokakları kışkırtması, toplumsal çatışma, ekonomik istikrarsızlık ve siyasi kaos oluşturma çabaları moral bozukluğundan kaynaklanan ilk tepkiler veya akla ilk gelen mantıksız eylemlerdi.

Hayal dünyasından gerçeğe geçiş her zaman zordur fakat siyasi hayatın sağlıklı ilerleyebilmesi için gerçeğin kabulü şarttır. Yargı kararlarını inkar etmenin, kabullenmemenin, mantıksız tepkilerde ısrar etmenin kimseyi faydası olmaz, sadece gerçeğe alışma sürecini uzatır. Bu yolun kat edilmesi gerekir, sonsuza kadar gerçeklerden kaçamazsınız.

CHP yönetimi de mevcut gerçeği sonsuza kadar inkar edemez. Şartlara ayak uydurmak zorunda. Demokratik siyasetten başka bir yol yok, bu gerçeği ne kadar erken kabul ederlerse o kadar iyi. Ki CHP yönetimi adım adım birinci evreyi geride bırakmaya dönük izlenimler vermeye başladı. Gündemi İmamoğlu'ndan İşçinin, çiftçinin, çalışanın sorunlarına doğru kaydırmaya başladılar. Yozgat mitinginde her ne kadar milyonlarca insan toplayamamış olsalarda ülkenin ve milletin sorunlarına eğilme adımı olumlu bir başlangıç sayılır.

Ortada kabına sığmayan gerçekler var. İBB'de büyük bir yolsuzluk çarkının kurulduğunu kabul edecekler. Şimdi bu evreyi yaşıyorlar. Gerçekler siyasi propagandadan daha güçlüdür; hiçbir siyasi propaganda gerçeğin yerini tutamaz; hiçbir siyasi propaganda gerçeklerden daha güçlü değildir.

CHP adına yavaş yavaş yaşanan bu dönüşüm süreci Ekrem İmamoğlu'nda biraz daha farklı seyrediyor. İmamoğlu, ailesini, dostlarını, belediyedeki çalışma arkadaşlarını ve partisi CHP'yi "Cumhurbaşkanı adayı" olduğu için haksızlığa uğradığına inandırmaya çalışıyor. Evet, kendisi CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olacaktı şüphesiz fakat bunun kadar gerçek olan bir şey daha var ki İBB'de çok büyük bir yolsuzluk çarkı kurduğudur. Tutuklanmadan önce, son dönemlerinde İBB'deki yolsuzlukların soruşturulduğundan haberdardı ve "Cumhurbaşkanlı adaylığı"nı kendisine siyasi dokunulmazlık zırhına dönüştürmeye çabaladı. Fakat bu kadar kusurla, kurduğu devasa yolsuzluk çarkıyla Cumhurbaşkanlığına yürümesi zordu. Dünyanın her yerinde karşılaşacağı engellerle karşılaştı ve sonu hüsran oldu.