İsrail menşeili ürünlerinin tüm dünyada boykot edilmesi Gazze'deki büyük katliama karşı sivil bir tepki olarak ortaya çıktı. Ahlaki, vicdani bir sorumluluk olarak gelişen boykot hareketini sokak baskısı ve şiddet yöntemleriyle 'yaygınlaştırma' düşüncesi ve yaklaşımı son derece hatalı ve yanlış.
Kalabalık gençlik gruplarıyla mekanları basarak, sloganlar eşliğinde, tehditkar davranışlarla 'boykot' çağrısında bulunmak bu sivil hareketin doğasına aykırıdır. Boykotun sabote edilmesine yol açar ki, herhalde kimsenin niyeti bu değildir. Boykotta gevşeme yaşanmaması için çağrılara devam etmek, bunu canlı tutmak ve daha çok hatırlatıcı etkinlik üretmek daha faydalı olur. Bu konuda sivil araç ve yöntemleri çoğaltmak hem gerekli hem de en doğru olanı.
İsrail menşeili ürünlerin boykot edilmesi sadece ekonomik bir baskı aracı değil; aynı zamanda İsrail'e karşı insani bir hatırlatmadır. Diğer ambargolardan daha etkilidir. Bir devleti, onun yöneticilerini 'insani' değerlerin kuşattığı dünyanın dışına atmaktan daha büyük eylem olamaz. Dünyanın geri kalanından dışlayarak İsrail'e 'ceza' veriyorsunuz. Boykot tüm dünyada vicdani, ahlaki bir eylem olarak geliştiği için değerlidir. Şiddetle, zorla, baskıyla gelişen hiçbir 'boykot' hareketi bir değer ifade etmez ve ceza özelliği taşımaz.