Bazıları onun gündeme gelmek için özellikle çıkıntılık yaptığını ileri sürse de ben yıllar içinde Doğu Perinçek'in ısrar ettiği çoğu konuda hep haklı çıktığını gördüm. "Ermeni soykırımı", "Kıbrıs" ve "FETÖ yapılanması" gibi başlıklar bunların bazıları. Kavga her patladığında da peşin hükümlü olmamak adına kendisine kulak verilmesi gerektiğini düşünürüm.
Perinçek'in son olarak tartışma yaratan ve tepki çeken sözleri şöyleydi: "Seçimle, oy toplayarak Türkiye'yi bölemezsiniz, PKK'yı iktidar ortağı yapamazsınız, bu ikinci İsrail'i kurmak olur."
Bu sözlere en çok tepki gösterenler CHP'liler, liberaller ve etnik siyaseti aşamamış bazı isimler oldu. Tabii, konuşmanın en zayıf yerinden tutarak Perinçek'i mağlup etmeye çalıştılar. O "zayıf" dediğim nokta "asker-polis buna izin vermez" ifadeleri.
Perinçek'in "darbe çağrısı" yaptığını savunarak yerden yere vurdular. Bir kere şunu netleştirelim: Ülke bölünmenin eşiğine geldiği noktada askerin de polisin de sivillerin de yapacağı müdahalenin adı zaten "darbe" değil, "istiklal savaşı" olur.
Burada darbe çağrısı mı yapılıyor yoksa başka şey mi Bu kısır polemiğe girmeden dikkat çekmeye çalıştığım şey, çoğu insanın bu "bölünme" fikrine kendisini çok çabuk alıştırmış olması. Perinçek marjinal biri değil şüphesiz -en azından bu konuda- ülkedeki aydın ve siyasetçi takımının çoğunun ABD ve Batı tezlerini sahiplenmiş olması onu azınlıklıkta ve yalnız gösteriyor. Çoğu aydın ve siyasetçi ABD'ye karşı konulamayacağını ve eninde sonunda Kuzey Suriye'de PKK devletine onay verileceğini, Türkiye'nin Güneydoğusunun da özerk bölge biçiminde PKK'ya bırakılacağını düşünüyor.