Hakkari'ye 'kayyım' kararı siyaset ve medya dünyasında farklı açılardan tartışılıyor.
Muhalefet cephesi kararı 'demokrasiye aykırı' buluyor.
Özgür Özel, İmamoğlu başta olmak üzere CHP'li yöneticiler, 'kayyım' konusunda iktidarı sert bir şekilde eleştirdiler, eleştiriyorlar.
GELECEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da uzun uzadıya demokrasi dersi verdiği sosyal medya mesajında 'kayyım' kararını eleştirmeyi tercih etti. Birçok gazeteci de 'kayyım' aşağı, 'kayyım' yukarı diyerek iktidara siyasi fatura çıkarmaya çalışıyor.
Bu tartışmaların sorumluluk duygusundan oldukça uzak olduğunu belirtmek isterim.
Siyaset dünyasında tartışılan bir şekilde toplumda da karşılık buluyor. Düşüncesizce, siyasi fayda sağlamak amacıyla yapılan değerlendirmelerin görünen görünmeyen olumsuz sonuçları oluyor. Toplum siyasetçilerden öğrendikleriyle meseleleri kavrar. Siyaset ne derse -durduğu yere göre- onu anlar ve buna uygun tavır alır.
Fakat, 'kayyım' konusunda hikaye hep 'demokrasi' üzerinden, tek taraflı konuşulup tartışılınca ülke için büyük maliyetler doğuracak bazı gerçekler de gözden kaçıyor. Hep böyle küçük küçük saptırmalarla biriken, büyüyen dünya kadar yalan var, bugün hala içinde yaşadığımız.
İnsanlar, siyasi hırsların gözleri kör edebileceğini bilmeyebilir. Bugün "abla kardeş", yarın "baba oğul gibiyiz" dediğini hançerleyebileceğine akıl erdiremeyebilir. Gözyaşlarıyla "cumhurbaşkanı adayımız olun" diyen adamın, ilk kurultayda eline hançer alabileceğini görse inanmaz. Siyasetçilerin, DEM'in oylarıyla bir yerlere, makamlara, koltuklara gelebilmek için gerçekleri bu kadar saptırabileceklerini tahmin etmez millet.
DEM'li belediyelere 'kayyım' kararını eleştirmek kolay. Demokrasicilik oynamak güzel, siyaseten de konforlu ve eğlenceli. Peki bu arada gözden kaçırılmaya çalışılan büyük gerçekler ne olacak
Terör örgütü PKK ile onun siyasi uzantısı DEM, Güneydoğu'daki belediyeleri içinden çıkılmaz bir noktaya getirdi. Belediyelere 'PKK realitesi'ni dayatıyorlar. Demek istiyorlar ki, belediyeleri isteseniz de istemeseniz de PKK'nın emrindeki kişiler, isimler yönetecek! Bu belediyelerde PKK gerçeğini kabul edeceksiniz!
Eskiden tercih edilen adayların PKK ile görünür bir bağlantısı olmamasını az çok gözetiyorlardı, fakat uzun bir süredir bu yaklaşımlarını terk ettiler. Güneydoğu'daki belediye başkanlarını Kandil'in emrine soktular.
Bu Kürtlerin siyasi iradesine karşı da büyük bir ihanet; DEM Kandil'e teslim olup yerel yönetimleri PKK'nın emrine veriyor. Belediyeler milletin olmaktan çıkıp örgütün yerel yönetim aygıtına dönüşüyor. DEM bunu her seçimde yapıyor, yani Kandil'in doğrudan uzantısına dönüşüyor.