Batı'dan esen yalancı rüzgarlara dikkat!

Rusya-Ukrayna savaşı Batı'nın Türkiye'ye yönelik bakışını az çok değiştirdi. Washington ve Brüksel'den gelen açıklamalar hep Türkiye'nin gururunu okşar nitelikte. Ne var ki, bu değişim, ABD ve Avrupa'nın Türkiye'ye dönük uzun vadeli planlarını rafa kaldırdığı anlamına da gelmiyor. Bir yandan konjonktüre uygun davranıp Türkiye'nin ne kadar "önemli bir müttefik" olduğunun altını çiziyorlar; ama diğer yandan da PKK terör örgütüne olan desteklerini sürdürmeye devam ediyorlar. ABD Merkez Kuvvetleri Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Michael Erik Kurilla'nın terör örgütü PKK'nın uzantısı SDG sorumlusu Ferhat Abdi Şahin'i ziyaretini de bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. PKK-SDG, ABD'nin Ortadoğu'daki uzun vadeli projelerinin bir unsuru. Dolayısıyla Türkiye, ABD planlarının nesnesi ve hedefi konumunda olan bir ülke. Yeni konjonktür sebebiyle ABD'nin bu planlarından vazgeçmesi de söz konusu değil. CENTCOM Komutanı'nın, terör örgütü liderini ziyareti de bunu açıkça gösteriyor. Ancak ABD'nin Ortadoğu planlarının da büyük darbe aldığı su götürmez bir gerçek. Değişen konjonktür, Türkiye'nin Ortadoğu'da da elini güçlendirmiş durumda. Batı'yla uzun süren gerilimin Rusya-Ukrayna savaşı sonrası dağılmaya yüz tutması elbette önemli. Fakat Batılı başkentlerden esen olumlu havanın, Türkiye'ye önem atfeden açıklamaların, konjonktür değiştiğinde yerini -hiçbir şey olmamışçasına- büyük bir düşmanlığa bırakacağından da kimsenin şüphesi olmasın. Bir günde Rusya'yla "Soğuk savaş" ayarlarına dönen Batı'nın, yine bir günde, tekrar Türkiye düşmanlığına dümen kırması hiç zor olmaz. Rusya-Ukrayna savaşına kadar Batı'nın bir dizi yaptırımı altında tutulduğumuzu unutmayalım. Parasını verip katıldığımız F-35 projesinden uluslararası hukuku ve anlaşmaları hiçe sayarak, üstelik gündüz gözüyle devre dışı bırakılmıştık. Savunma sanayimize açık bir ambargo uygulanıyordu.