Asrın başarısı

Haberlerde yarı donuk bir sesle aktarılıyor; asrın felaketinden bu yana depremden etkilenen 11 şehirde, 174 inşaat alanında, 3481 şantiyede, 200 bin işçi ve mühendisin çalışmasıyla saatte 23, günde 55 konut üretiliyor. Şu ana kadar 350 bin konut üretildi. Yıl sonuna kadar 453 bin konutun bitirilerek teslim edilmesi hedefleniyor.

Rakamlarla aramız hiç iyi değil, olanın ruhunu bize vermiyor ya da rakamlarda gizlenen o duyguyu yakalayamıyoruz. Depremin yıktığı hayatları toparlamak ve yeniden inşa etmek; depremin açtığı yaraları tek tek sarmaya çalışmak ve milyonlarca insana yeniden, bir daha elde edilmesi ümit kırıcı olan evlerini, hayatlarını geri verebilmek müthiş bir duygu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 Şubat depreminin ardından söz verdiği gibi şu ana kadar 350 bin konutu 350 bin aileye teslim etmeyi başardı. Yıl sonuna kadar da 453 bin aileye yeni evlerini, hatta hayatlarını teslim etmeyi planlıyor. 3481 şantiyede 200 bin işçi mühendis, Murat Kurum'un koordinesinde inanılmaz bir gayretle, gece gündüz demeden depremden zarar gören vatandaşları için çalışıyor.

Büyük, kolektif gayretler olmadan millet olabilmek, ortak bir aidiyet kazanmak mümkün değildir. En az vatan savunması kadar fedakarlık, ortak bir ruh gereklidir. Türkiye'yi bir bütün yapan, millet kılan da işte bu çabaların toplamıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başlattığı ve başarıyla yürüttüğü deprem seferberliği en az bir kurtuluş savaşı, vatan müdafaası kadar önemlidir. Bu bir övgü değil, 84 milyon vatandaşımızı ortak bir duygu etrafında birleştirmeyi sağlayan tarihi bir hakikattir. Büyük tehlikeler, sınavlar karşısında ortak bir ruh inşa ederek bir araya gelebilen topluluklar ancak millet olmayı başarır. Çanakkale de Sakarya da böyle tarihi bir anlama sahiptir.

Ruhunu ve anlamını kaybeden bu çağda asrın felaketine uğramış milyonlarca vatandaşımızın yarasını sarmak için devletin ve milletin bütün imkanlarını seferber eden; "konut sigortan var mı" diye sormayan; yeniden inşaa için kaynak yaratan; akıllı yönetimle devasa bir yükün altından kalkarak vatandaşına sahip çıkan bir liderlik ortaya konulmuştur. Bu çabalar ülkeye değer katan çabalardır, tabii ki anlayana...

Zira zamanın ruhu son derece pragmatik ve balık hafızalı. İşittiğimizi, gözümüzle gördüğümüzü bile kavramaya müsaade etmiyor. "Görevleridir, mecburdurlar" diyenlere teslim edilen belediyelerde hangi işi yaptıklarını bir sorun Yıllardır belediye yönetiyorlar hangi işi görev bilmişler acaba "350 bin konut ne ki" gözüyle boş boş bakan ruhların evleri başlarına çökmüş, yakınlarını kaybetmiş 350 bin aileyi anlaması mümkün mü Kendileri olsaydı ne yapacaklardı acaba Belediye yönettikleri gibi yöneteceklerdi şüphesiz!